ABD’nin Ulusal Güvenlik Zafiyetleri: Çelik Zırhın Altındaki Çatlaklar
Dünya siyasetinde her imparatorluk kendini yenilmez sanır. Roma’nın lejyonları, Osmanlı’nın yeniçerileri, İngiltere’nin sömürgeleri… Her biri çağının “yenilmez gücü”ydü. Fakat tarih bize şunu fısıldar: “Güç, zafiyetlerini gizlediği sürece ayakta kalır; zafiyetler görünür hale geldiğinde imparatorluk çöküşe başlar.” Bugün Amerika Birleşik Devletleri de aynı imtihandan geçiyor.
ABD’nin uçsuz bucaksız coğrafyası, trilyon dolarlık ekonomisi, 750’den fazla denizaşırı üssü ve doların hâkimiyeti, onu yeryüzünün en etkili aktörü yapıyor. Fakat perdeyi araladığınızda, kartalın kanadında ince çatlaklar görüyorsunuz. Bu çatlaklar, ulusal güvenliğin hem “görünür” hem de “görünmez” cephelerinde kendini gösteriyor.
1. Amerikan Toplumunun Derin Fay Hatları
ABD’nin ulusal güvenliğinin temeli, toplumsal bütünlüğüdür. Ancak bu bütünlük yıllardır aşınıyor:
- Irkçılık ve Etnik Çatışmalar: Siyah-Beyaz çatışması hâlâ canlı. Latinler ve Asyalılar da yeni toplumsal fay hatları oluşturuyor.
- Gelir Adaletsizliği: %1’lik elit, toplam servetin yarısından fazlasını elinde tutuyor. Bu uçurum, toplumsal huzursuzluğu besliyor.
- Göçmen Krizi: Güney sınırından her yıl milyonlarca yasa dışı göçmen giriyor. Bu durum sadece güvenliği değil, kültürel dokuyu da zorluyor.
“Bir toplum kendi evinde parçalanıyorsa, dışarıda imparatorluk kursa ne yazar.”
2. Teknolojiye Aşırı Bağımlılık
ABD’nin güç kaynağı teknoloji… Ama aynı zamanda en büyük bağımlılığı da o.
- Siber Zafiyet: Çin ve Rusya merkezli saldırılar, Pentagon’dan bankalara kadar her yere sızabiliyor.
- Enerji ve Altyapı: Elektrik şebekeleri, su kaynakları ve ulaşım altyapısı siber sabotajlara açık.
- Finansal Sistem: Wall Street’in çöküşü, sadece Amerika’yı değil, dünyayı da felç eder.
Psikolojik harp açısından burası kritik: ABD’nin düşmanları, Amerikan halkına şu duyguyu yaşatmak ister: “Teknoloji yoksa sen de yoksun.” Çünkü teknolojiyle nefes alan bir toplum, o oksijen kesildiğinde paniğe kapılır.
3. Küresel İmparatorluğun Yorgunluğu
ABD bugün 80’den fazla ülkede askeri varlık bulunduruyor. Bu, ona küresel hareket kabiliyeti kazandırıyor. Ama aynı zamanda “emperyal aşırı yayılma”nın tuzağına düşürüyor.
Roma İmparatorluğu sınırlarını koruyamayınca çöktü. Sovyetler Birliği Afganistan’da boğuldu. ABD de Irak ve Afganistan’da milyarlarca dolar kaybederek büyük bir yorgunluğa sürüklendi.
“Her yerde olan, hiçbir yerde güçlü değildir.”
4. İstihbaratın Görünmez Kaosu
ABD’nin istihbarat topluluğu 18 kurumdan oluşuyor: CIA, NSA, FBI, DIA… Saymakla bitmiyor. Bu çeşitlilik, bilgi bolluğu getiriyor ama aynı zamanda koordinasyon kargaşası yaratıyor.
11 Eylül bunun en dramatik örneği: Elinde parçalanmış istihbarat vardı ama birleştiremedi ve belki de bir takım odakların istihbarat üzerinde ki görece nüfuzu buna sebep oldu. Dev bir ahtapot düşünün; kolları çok ama kafası bulanık. İşte ABD istihbaratı tam olarak böyle görünüyor.
Rakipleri için bu bir fırsat. Çünkü:
“Gözü çok olanın bakışı bulanık olur.”
5. Psikolojik Harbin Çatısı: Amerikan Rüyası’nın Çöküşü
Amerikan gücünün yumuşak ayağı “American Dream” idi. Özgürlük, refah, fırsat eşitliği… Dünyanın dört bir yanından milyonlar bu hayalin peşinden koştu.
Ama artık tablo değişiyor:
- Kitlesel silahlı saldırılar (okul katliamları) gündelik olay haline geldi.
- Uyuşturucu ve opioid salgını, yüz binlerce Amerikalıyı öldürüyor.
- Ev fiyatları, gençlerin gelecek hayalini imkânsız kılıyor.
Böylece Amerikan rüyası, Amerikan kâbusuna dönüyor. Ve psikolojik harp burada devreye giriyor: Dünyaya “Amerika çürüyen bir imparatorluktur” imajı verildiğinde, ABD’nin yumuşak gücü çöker.
“Bir rüyayı yıkmanın en kolay yolu, o rüyayı yaşayanlara kâbusu hatırlatmaktır.”
6. Zafiyetler Hayati Tehlike mi?
Evet, çünkü ulusal güvenlik sadece sınırları tankla korumak değildir. Aynı zamanda:
- Toplumun zihnini,
- Ekonominin kalbini,
- Devletin itibarını korumaktır.
ABD bu alanların hepsinde kırılganlık yaşıyor. Düşmanlarının tanklara değil, algı operasyonlarına, siber saldırılara ve ekonomik hamlelere yatırım yapması tesadüf değildir.
7. Perde Arkası: Psikolojik Harp ve İstihbarat Oyunları
ABD düşmanlarının temel stratejisi şudur:
- Toplumsal fay hatlarını derinleştirmek. (ırkçılık, sınıf ayrımı, göçmen krizi)
- Teknoloji bağımlılığını kırılganlık haline getirmek. (siber saldırılar, enerji şantajı)
- Küresel yorgunluğu hızlandırmak. (dış operasyonlarda Amerika’yı yıpratmak)
- İstihbarat kaosunu fırsata çevirmek. (bilgi parçalanmasını kullanmak)
- Rüyayı kâbusa çevirmek. (Hollywood’un imajını tersine çevirmek, sosyal medyada Amerika karşıtı algı yaymak)
“Silahla öldüremediğini, algıyla gömersin.”
Kartalın Kanadındaki Çatlak
Amerika hâlâ bir süper güç. Ama çelik zırhının altında ince çatlaklar var. Bu çatlaklar büyürse, tarihin en büyük imparatorluklarından biri de çöküşe doğru sürüklenecek ki sürüklenmediğini kimse söyleyemez.
Bugün ABD’yi yenilmez görenler şunu unutmasın:
“En sert taş bile, suyun sabırlı damlalarıyla çatlar.”