Necmi Kocaman

Necmi Kocaman

Sevmiyorsanız İşinizi değiştirin, kendinizi değiştirin, hatta o parfümü değiştirin

Hayattan beklentiler değişebiliyor. Bunu kendinize her zaman hatırlatın.! Neden biliyor musunuz? Şu an çok hayati görünen bir ihtiyacınız, yarın hiçbir işe yaramayacak kadar gereksiz hale gelebiliyor.

Şu an en büyük hayaliniz olan ‘o şey’ –o araba, o iş, o ilişki, o başka yere taşınma, o kaçma duygusu, o nefret duygusu, bırakma zorunluluğu, hatta o bağımlılık…- bir zaman sonra hiç aklınıza gelmeyecek bir duruma dönüşebiliyor. Bunu bilmek, bunu bilerek yaşamak ve bunun gerçekliğini görerek karar vermek çok önemli. İnsanın olmazsa olmazı sandıkları çok zorlayıcı olabiliyor. Zaman geçtikçe ihtiyaç olmaktan çıkan ve hatta gerek olmayan bu durumlar, aslında bugünün en büyük sorunu, en büyük stres unsuru olabiliyor.

İnsanı en çok bilinmezlik hali strese sokar ve insana en büyük zararı hep stres verir… Stres tüm hastalıkları getirir, stres, hata yaptırır ve stres insanı mutsuz eder.

Yazının Devamı

YENİ YIL, YENİ UMUTLAR…

Sadece usulden olduğu için değil, içimden geldiği için bir yeni yıl yazısı yazmak istedim. Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, hüznüyle, mutluluğuyla koskoca bir yıl daha (2024) geride kaldı. Ancak geride kalan yalnızca koskoca bir yıl değil elbetteki!

Olumlu ya da olumsuz yaşadıklarımızda geride kaldı. Ne varki 2024 yılında yaşadıklarımızın etkisi belki de bir ömür boyu sürecek. Kayıplarımızın, kazançlarımızın etkisi bizi belki bir ömür boyu etkileyecek. Ancak kalıcılığını koruyacak olan ve durmadan tekrarlanacak birşey varki birileri yine hatalarından ders almayacak. Yaşadıkları olumsuzlukları tekrarlamaya devam edecek. Israrla, durmadan...Hep bir yerlerde ve birşeylerle kendilerini ‘haklı’ çıkarmaya çalışacaklar. Oysaki önemli olan sanırım olaylara büyük pencereden bakmak. Yani yaşadıklarımızdan ders alabilmek. Geçmişteki kayıplarımızdan aldığımız dersler, gelecekteki kazançlarımızın temelini oluşturmalı diye düşünüyorum. Yoksa yaşamı boşa yaşıyormuşuz gibi geliyor bana...

Yeni yıllar, yeni umutları da beraberinde getirsin istiyoruz. Ancak farkında olmadan ya da bazen farkına vararak, yaşamımızda yenilikleri istediğimiz halde geçmişe takılıp kalabiliyoruz. Ne için? Kim için? Yanlızca kendi hırsımıza yenik düştüğümüz için. Geri adım atmamak için. Geri adım atınca ya da özeleştiride bulunduğumuzda sanki bu bir zayıflıkmış gibi algılanıyor. Önemli olan insanın öz eleştiri yapacak gücü ve cesareti göstermesi ‘çok önemli’ diye düşünüyorum. Şapkanızı Önünüze Koymak Çok mu Zor?Herkesi şapkasını önüne koymaya davet ediyorum. Çünkü siz şapkanızı önünüze kendi isteğinizle koymazsanız, yaşam bir şekilde sizin önünüze koyacak hem de belki hiç hazır olmadığınız bir anda.

Yazının Devamı

Hayat eşit değildir; herkes ayrı kulvarda ilerler

Bu yazımda; hayatın aslında eşit olmadığını, kimse için eşit olamayacağını ve bunun aslında çok da normal olduğundan bahsedeceğim. Hep eşitlik üzerine konuşan, bağıran hatta kavga eden insanlar var.

Kadın erkek eşitliğini savunurken ağzından köpükler çıkarak şiddete varan söylemleri ile konuyu savunabilecek insanları bile korkutan tarzda konuşmalar görüyoruz... Eşitlik eşitlik diye bağırırken neyden bahsettiklerini tam olarak anlamak mümkün olmuyor aslında. Güzel güzel konuşan, medenice derdini anlatabilen, söyleşiler yapan, karşılıklı konuşmayı başarabilen insanlardan söz etmiyorum.

Benim şu an bahsettiğim insan modelini gözünüzde canlandırmanız için biraz tasvir etmek isterim; Söylediklerini duyuramayacağını düşündüğünden mi, yoksa karşıdakinin söylediğini hiç bir şekilde duymamak için mi bilinmez; bu kişiler genelde çok yüksek sesle bağırırlar ve ardı arkası kesilmeyen kelimeler sıralarlar. Genelde bir konuyu hedef almış gibi gözükseler de aslında farklı konulara değinmek ve gündeme gelebilmek için, belki de meşhur olabilmek için -zamanın meşhurları böyle de olabiliyor kendilerini bir grubun öncüsü gibi göstererek popülerlik kazanarak bir takım düşüncelerin savunucusu rolünü üstleniyorlar...

Yazının Devamı

Hayat der ki:

Hayat der ki; sevdiklerinizi artı ve eksileri ile kabul etmeyi öğrenmedikçe, sevmeyi ve sevilmeyi beklemeyin. Yoksa sevmenin lezzetine varamayacak, eleştirmekten sevmeye vakit bulamayacaksınız..

Hayat der ki; dostluk ipekten bir gömlek gibidir. Onu taşımayı bilemezseniz sırtınızdan kayıverecektir. Sırtında dost gömleği olmayan yürekler hep üşürler..

Hayat der ki; başarmak isteği sendeki azimle bağlantılıdır. Başkalarının ne dediğinden çok ne yapabileceğine karar ver ve başla. Mutlaka başaracaksın.

Yazının Devamı

Tarlayı satıp bankaya koymak mı? Yoksa çiftçiliğe devam mı?

Bu soru bugünlerde dekarlarca araziye sahip çiftçilerin, yüzlerce hayvanı olan üreticilerin dilinde dolaşıyor. Satsa ciddi bir para eder. O parayı faize koyup, yorulmadan, risk almadan ve strese girmeden her ay düzenli gelir elde etme fikri cazip geliyor. Kulağa çok kolay, çok huzurlu geliyor, değil mi?

Peki ya ötesi? Hayal edin, 200 çalışanı olan bir fabrikayı. Çelik işliyor, vinç üretiyor, onlarca mühendis, yüzlerce mavi yakalı personel çalışıyor. Her biri ailesine bir ekmek götürüyor, her biri bir hayali için çalışıyor. Şirket her ay maaşları ödüyor, sigortaları yatırıyor, şirket araçları alıyor, üretimi sürdürüyor. Peki ya bir gün, “Bu kadar risk almaya, bu kadar stres çekmeye gerek yok,” dese o fabrika sahibi? Her şeyi satıp, tüm varlıklarını bankaya koyup faize yatırsa? Rahat, risksiz bir hayat… Ama ya geride kalanlar?

Bu sadece bir çiftçinin ya da bir fabrika sahibinin hikayesi değil, bu hepimizin hikayesi. Çünkü bu insanlar üretmeyi bırakırsa, toprak boş kalırsa, fabrikalar susarsa, yüzlerce çalışan işsiz kalırsa, bu zincirin halkaları koparsa, hepimiz etkileniriz.

Yazının Devamı

Kocaeli ve Bölge esnafının sonuç bekleyen sorunları!

Esnafa erken emeklilik!

Maliyetler ve enflasyon!

Perakende ticaret yasası!

Yazının Devamı

Kusur arayan kusurludur

Elbette ki hiçbirimiz kusursuz bir güzelliğe veya yakışıklılığa sahip değiliz, kusursuz bir iyiliğe veyahut kusursuz zekaya da sahip değilizdir. Her insanın artısı ve eksisi vardır; fakat bu demek değildir ki her insan aynı özelliklere sahip olsun. Hiçbirimiz dört dörtlük değilizdir, hem de her konuda. Hayatta konuşulması gereken daha önemli konular var; mesela çocuklara, hayvanlara ve bitkilere yapılan zulümler...

Ne yazık ki insanlar, başka insanların kusurlarını ve eksik yönlerini konuşmaktan bu zulümleri akıllarına dahi getiremiyorlar. Şöyle bir düşününce ne kadar acınası bir duruma düştüğümüzün farkında bile olamadığımızın gerçeği yadsınamaz! İnsanoğlu işte... Hayattaki acı gerçekleri eleştirmek ve buna çözümler üretmek yerine, başka insanların eksiklerini veya kusurlarını eleştirmekle kendilerini özgüvenli sanan insanlar var ve bu dünya ne yazık ki onlardan çok bir şey görmedi henüz.

Hayatın bakış açısını değiştirmek bizim elimizde olan bir durummuş gibi görünse de, bizim gibi düşünmemek için direnen insanların sayıları çok oldukça, hayatın bakış açısını değiştirmek de gecikmeli bir durum olarak karşımıza çıkabiliyor. Herkes her konuda fikir sahibidir. Herkesin fikri de kendisine "doğru" gelendir. Zıt fikirleri kabullenemeyen insanlar ise, özgüveni zayıf ve narsist kişilerdir.

Yazının Devamı

Amaçsız Mutluluk Mu Mutlu Amaç Mı?

Amaçsızlık maddeye, eşyaya gömülü bir duygu…

Amaç ise her zaman var olan ve var olmayan arasında bağ kuran mücadele gücü…

Amaçsızlıkta güvensizlik ve korku karanlıkta yürümek gibi…

Yazının Devamı

Zamanı anımsıyorum…

Yine her gece gibi bu gece de mehtaplı gecelerin yıldızlı ve ışığının huzur verdiği Ay'ın parlaklığı altında düşündüm durdum. Ah zaman! Ne bir adım geriye, ne de daha çabuk ileri gidebiliyor.

Sabit ve yerinde sayabiliyor. Hangimiz zamanla yarışmadık, savaşmadık ki...

Cezaevi'nde yatanlardan tutun, askerlikteyken şafak sayanlara kadar; okul okuyan çocuklar, gençler tatilin geleceği gün için şafak sayarlar; ayrı kalan sevenler, kavuşma günleri için şafak sayarlar.

Yazının Devamı

Dost acı söyler..

Hani hep duyarız ya bu malum atasözünü; "Dost acı söyler. " Nedir peki bu "acı" denen şey? Elbette ki "gerçek"ten başka bir şey olamaz. Bu gerçeği de neden "acı" diye söylemiş olabilir? Çünkü bazı gerçekler vardır ki, acıdır; onu kaldırabilmek veya hazmedebilmek irade ister, sabır ister. Dost, acıyı söylerken sabrı da beraberinde getirir dostuna. Dostunun tesellisi ise, yine acıyı kendisine söyleyendedir. Bizim insanlarımız günümüzde her ne kadar yanlış anlamaya ve anlaşılmaya meyilli olsalar da, her halükârda bizi gerçeklerden alıkoyacak kadar da uzak olmamalı. Gerçeklere açık olmalıyız. İnsan bir kere duyar, bir kere hafızasına kazır artık duyduğunu. Kimimiz sınav sonucunun kötü geldiğini öğrenirken, kimimiz bir yakınımızı kaybederken, kimimiz sevdiği biri tarafından sevilmediğini öğrendiği an vs.... Bu gerçekler belki sivridir, belki değdiği yeri acıtır da kanatır. Ama her acı, zamanı dolunca artık acılıktan çıkıp pasifleşir, nötrleşir, belki de duyduğu şeye alıştırır insanı. Hayat aslında hem acılarla hem de tatlılarla doludur. Acıyı tatlıya dönüştürmek bizim elimizde olan bir şey, hatta bu dönüşüme dostun katkısı da eklenebilir. İyi gün dostu, kötü gün dostu diye boşuna sınıflamamışlar. Herkes iyi gün dostu olabilir, ama önemli olan kötü gün dostu olabilmek. İyiyi paylaşmak kolaydır, çünkü beraber eğlenerek yaşanabilir iyi günler; fakat kötü günü paylaşmak ise hem merhamet, hem de empati gerektirir bu tür durumlarda. Bizler iyi gün dostu olabildiğimiz gibi, kötü gün dostu da olmayı ihmal etmeyelim...Başın düşerse dara Kötü gün dostu ara ….Nokta.

Yazının Devamı

Siyonizmin büyük rüyası…

İsrail'in bir yanda Gazze'ye, bir yanda Batı Şeria'ya, bir yanda Lübnan topraklarına saldırıları aralıksız sürüyor.

Birkaç cephede birden katliamlar devam ediyor.

Mesele sadece Hamas ya da Hizbullah değil.

Yazının Devamı

Dolu dizgin yıllar

Geçiyor zaman, akıyor da durmuyor. Saatler zalim, günler daha da zalim. Zalim, çünkü durması yok. Zaman nasıl işlerse, bizim boynumuz kıldan ince kalır onun için.

Her sabah işe, hastaneye giden milyonlarca insan var. Hepsi bir yere yetişmeye çalışıyor. Yetişmek zorundalar, çünkü biliyorlar ki zamanın affı yok. Yıllar geçip gittikçe çoğalan umutlar ve keşkeler aynı anda paralel devam ediyor. Çünkü insan zamanla anlıyor ne yapması gerektiğini ve kaçırdığı her şeyin kıymetini...

Yaşlandıkça kırışan yüzlerimiz mi bizi üzgün yapan yoksa? Ama dedim ya, zalimdir zaman. Acıması, sabrı yoktur, beklemez. Geçip gider. Her gördüğümüz yaşlı ve ölen her insana ait olan mezarlık, bize geleceğimizi anlatırken; her gördüğümüz bebekler ve çocuklar da geçmişimizi bize hatırlatırlar.

Yazının Devamı

Düz mantık

Hepimiz bir şeyler ortaya atarız; belki bir planı, belki de bir düşünceyi... İyi, hoş, güzel de, neyi ya da neleri eksik yapıyor olabiliriz, hiç düşündünüz mü? Hayat tek bir tercihten ibaret değildir, birden fazla tercihlerimiz olur ve bunların içinden bize en mantıklı gelecek olanı tercih ederiz. İşte bu düz mantık değildir. Ama eğer ki aklımıza gelen ilk şeyi uygularsak, bu düz mantık olur.

Tercihlerimizin bizi pişman etmemesi için her zaman en doğru karar neyse onu vermeliyiz, sonradan üzülmemek için. Bu hayatta hep yanlışlar veya hep doğrular karşımıza çıkmaz. Yanlışların içinde doğru, doğruların içinde ise yanlış mutlaka vardır. Bunları hesaba katarak düşünmek lazım.

Herhangi bir insan ile tanıştığımız zaman; "bu çok iyi birine benziyor" demek düz mantık. Ama eğer; "bu iyi bir insana benziyor ama gene de emin olmak için iyice tanımak gerek" demek, düşünerek hareket etmektir. Olasılıkları hayatımızdan ve aklımızdan tamamen çıkarmamızın mümkün olmadığı gibi, onlarsız bir doğru da düşünülemez. Düz mantık ile ortaya atılan her düşünce netliktir ama emin olunmayan her netlikte bir "acaba" kaçınılmazdır.

Yazının Devamı

Esnafa erken emeklilikte son durum…

Bağ-Kur 7200 prim gün sayısı düşecek mi? Bağkur prim gün sayısı ne zaman düşecek, 7200 prim eşitlemesi yasalaştı mı?

Esnafa erken emeklilik ne zaman çıkacak, ekonominin ana gündem maddesi olmaya devam ediyor. Kıymetli Dostlarım Bağ-Kur sigortalılarının prim gün sayısının 7200'e düşürülmesine yönelik gelişmeler, esnaflar tarafından yakından takip ediliyor.

Uzun zamandır gündemde olan bu talep, mevcut durumda 9000 gün olan prim gün sayısının SSK’lılarla eşitlenmesi yoluyla esnafa erken emeklilik imkanı sağlamayı amaçlıyor.

Yazının Devamı

Kredi kartları limitleri bize ne anlatıyor?

Merhaba dostlarım ; Kredi kartları limitlerine göre Savunma Sanayii Fonuna kesinti yapılması konusunun tartışıldığı bu günlerde, kredi kartları limitleri ile bağlantılı, ancak ekonomi gündemi ve piyasalar üzerinde bir başka önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum.

Hepimizin bildiği ve içerisinde yaşadığı üzer; Ülkemiz ekonomi gündeminin en önemli konusu yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ile bu sorunun çözümüne yönelik olarak öncelikle iç talebin daraltılması amacıyla uygulanan ekonomi politikaları.

2023 yılının ikinci yarısından itibaren makro ekonomi politikalarında rasyonel zemine dönen Ekonomi Yönetimi, bu hedeflere yönelik olarak; etkin politika faizleri ile finansal piyasalar arasında dengelenmenin sağlanması ve bu suretle de TL’nin reel olarak değer kazanması suretiyle enflasyonun baskılanması, kredi büyümesinin kısıtlanması suretiyle de iç talebin daraltılmasını hedeflenmiştir.

Yazının Devamı

Gölcük'te kentlilik bilinci var mı?

Değerli dostlarım;Daha önceleri bazı platformlarda sık sık tartıştığımız bir konu var ki, yaşadığımız ve ekmeğini yediğimiz güzel şehir, koca şehir, Kocaelimizde ,Doğduğumuz ,doyduğumuz Gölcük’ümüzde "kentlilik bilinci var mı" konusu.Bu konu tartışmaya oldukça açık ama genel bir kanaat var ki bu şehirde kentlilik bilinci olmadığı yönündeki fikirlerin ağır bastığı.

Kentlilik bilinci nedir?

Kentte yaşayan bireylerin kente özgü davranışlar sergilemeleri, birer kentli ve paydaş olduklarının farkında olmaları ve buna uygun davranmaları, aidiyet bağı ile bağlı oldukları kente sahip çıkmaları anlamına gelmektedir.

Yazının Devamı