Dikkat çeken rapor: Türkiye’de kumar ve sanal kumara başlama yaşı 15’e düştü
Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin açıkladığı ilk kapsamlı kumar raporu, gençlerin ciddi risk altında olduğunu ortaya koydu. Rapora göre 15 yaş ve üzerindeki her 10 kişiden biri hayatında en az bir kez kumar oynadı.
Türkiye Yeşilay Cemiyeti, kumar ve sanal kumar bağımlılığına dikkat çekmek amacıyla “Türkiye Kumar Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı. Raporda, kumara başlama yaşının 15’e kadar düştüğü ve gençler arasında kumar bağımlılığının hızla yayıldığı belirtildi. Türkiye Kumar Raporu toplantısında konuşan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, “15 yaş ve üzeri nüfusta, hayatında en az bir kere kumar oynama oranı maalesef yüzde 10 seviyesine ulaşmış. Yeşilay Danışmanlık Merkezlerimizde kumar bağımlılığı sebebiyle başvuran danışan sayımız ise son üç yılda 15 bin 624. Mücadele ettiğimiz beş bağımlılık türü içinde en yoğun başvuru kumarda. Bize başvuran her 7 kişiden 2’si kumar sebebiyle geliyor” dedi.
"TOPLUMSAL BİR KRİZLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
“Kumar bağımlılığının yayılması hem ülkemizin hem dünyanın geleceğini tehdit eden toplumsal bir krizle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor” diyerek sorunun ulaştığı boyuta dikkat çeken Dinç, “Kumar bağımlılığı finansal kayıp, ruhsal çöküntü, sosyal ilişkilerde bozulma, boşanma, intihar gibi çok ağır faturalara sebep olmanın yanı sıra alkol ve sigara bağımlılığını tetikleyerek ağır fizyolojik hasarlara da yol açabiliyor” ifadelerini kullandı.
“KÜRESEL PROBLEM”
Avustralya’da yapılan bir çalışmaya göre, kumara yönelimde TV reklamlarının yüzde 43, radyo ve fiziki reklamların yüzde 29 etkili olduğunu belirten Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kadar büyük bir probleme yol açan yolların da kapatılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu noktada kumar için, yasal/yasa dışı gibi bir ayrım gözetmeksizin raporda tanımlanan tüm aktivitelerin kumar olarak tanımlanmasını öneriyoruz. Kumar reklamlarının alkol ve sigarada olduğu gibi tamamen yasaklanması, kumara erişimi kısıtlayan tedbir ve teknolojik sistemlerin güçlendirilmesi de bu küresel probleme karşı güçlü bir mücadele cephesi oluşturulması hususunda büyük önem taşıyor."