Uzman Psikolog Hülya Kuşçu, kadın ve erkek intihar oranlarını değerlendirdi

Nokta Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Uzman Psikolog Hülya Kuşçu, kadın ve erkeklere ilişkin intihar oranlarındaki farklılıkları ve bu farklılıkları ortaya çıkartan sebepleri değerlendirdi.

Uzman Psikolog Hülya Kuşçu, kadın ve erkek intihar oranlarını değerlendirdi
Uzman Psikolog Hülya Kuşçu, kadın ve erkek intihar oranlarını değerlendirdi

ÖZEL HABER - MELİH CAN ŞENOL

Kocaeli Haber - Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’de 2002-2022 yılları arasında toplam 65 bin 545 kişi intihar ederek yaşamına son verdi. Bu intiharların yüzde 64’ünü erkekler, yüzde 36’sını ise kadınlar oluşturuyor. İntihara bağlı ölüm oranlarına bakıldığında, erkeklerin intihar oranları kadınlarınkinin 2 katından daha fazla. Örneğin 2022 yılında toplam 4 bin 146 intihara bağlı ölüm kaydedilirken bunların 3 bin 111’i erkekler, bin 35’ini ise kadınlar oluşturmuş. Kadınların daha yüksek rakama sahip olduğu tek durum ise yaş ve cinsiyet bağlamında bakıldığında 15 yaş grubu kadınların intihara bağlı ölüm oranı erkeklerden daha yüksek. Bir diğer dikkat çeken istatistik ise intihar oranlarında erkekler bariz bir şekilde fazlayken, ölümle sonuçlanmayan intihar oranlarında kadınlar daha yüksek rakamlara sahip. Nokta Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Uzman Psikolog Hülya Kuşçu, intihar verilerindeki farklılıkları değerlendirdi.

“ZAMANLA YALNIZLAŞMALARINA SEBEP OLABİLİYOR”

Erkek intiharlarının bariz bir şekilde daha fazla olmasının birden fazla nedeni olduğunu belirten Kuşçu, “Öncelikle erkekler duygusal sıkıntılarını paylaşma konusunda kadınlara kıyasla daha çekingen olabiliyor. Toplumsal olarak erkeklerden güçlü, dayanıklı ve her durumda çözüm üreten bireyler olmaları bekleniyor. Bu da erkeklerin duygusal zorluklarını içe atmalarına ve yardım istemekten kaçınmalarına ve zamanla yalnızlaşmalarına sebep olabiliyor.

“ERKEKLER DAHA KESİN SONUÇ VEREN YÖNTEMLERİ SEÇİYOR”

Öne çıkar bir diğer sebep ise, erkeklerin intihar girişimlerinde daha kesin ve geri görüşü zor yöntemler kullanmaları. Kadınlar genellikle ilaç gibi daha müdahale edilebilir yöntemleri tercih ederken, erkekler daha kesin sonuç veren yöntemleri seçiyor. Bu durum intihar girişiminin ölümle sonuçlanma ihtimalini artırıyor.

“ERKEKLERİ PSİKOLOJİK OLARAK DAHA FAZLA ZORLAYABİLİYOR”

Ekonomik zorluklar, işsizlik, boşanma gibi kriz durumları erkekler için daha yıkıcı olabiliyor. Çünkü birçok toplumda erkek olmak, yalnızca bireysel bir kimlik değil, aynı zamanda bir “rol” anlamına geliyor. Bu rol; geçim sağlamak, güçlü olmak ve her zaman kontrolü elinde tutmak üzerine kurulu. Ancak hayatın doğal akışında bu her zaman mümkün değil. Beklentiler ile gerçeklik arasındaki fark, erkekleri psikolojik olarak daha fazla zorlayabiliyor” ifadelerinde bulundu.

“YARDIM ÇAĞRISI NİTELİĞİ TAŞIYAN GİRİŞİMLERDE BULUNUYOR”

Ölümle sonuçlanmayan intihar rakamlarında kadınların daha fazla olmasının sebeplerini değerlendiren Kuşçu, “Burada temel fark, intiharların arkasındaki psikolojik motivasyon ve kullanılan yöntemlerde yatıyor. Kadınlar genellikle, duygusal dışavurum gösteren, yardım çağrısı niteliği taşıyan girişimlerde bulunuyor. Yani, birçok kadın aslında ölmek değil, yaşadığı acının görülmesini, anlaşılmasını ve yardım almayı istiyor. Bununla birlikte, sosyal destek sistemleri açısından kadınlar, arkadaşlarına, ailelerine veya bir uzmana duygularını daha kolay anlatabiliyor. Bu da krizi daha sağlıklı yönetmelerine yardımcı olabiliyor.

“ÇÖZÜMSÜZ BİR NOKTAYA GELENE KADAR BEKLEYEBİLİYOR”

Erkeklerde ise durum biraz farklı. Çoğu erkek, duygularını paylaşmayı bir zayıflık olarak görebiliyor ya da çevresinden bu mesajı alıyor. Bu yüzden yardım istemeden, içine kapanarak, kendi içinde çözümsüz bir noktaya gelene kadar bekleyebiliyor. Buda erkeklerin ani ve geri dönüşü olmayan kararlar almalarına sebep olabiliyor.

“ZAYIFLIK DEĞİL, İNSANLIK HALİ”

Kadınlar daha fazla ölümle sonuçlanmayan intihar girişiminde bulunurken, erkeklerin intiharı ölümle sonuçlanma oranı daha yüksek. Bunun temelinde toplumsal roller, duygusal dışavurum farkları ve kriz anında verilen tepkiler yatıyor. Bu yüzden özellikle erkeklerin duygusal destek alabilecekleri güvenli alanlar oluşturmak, onlara duygularını ifade etmenin bir “zayıflık” değil, bir “insanlık hali” olduğunu göstermek hayati derece önemli” dedi.

“ERKEKLERE KIYASLA DAHA FAZLA ÖNEM VEREBİLİYOR”

15 yaş grubu genç kızların daha fazla intihar etmesinin sebeplerine değinen Kuşçu, “Ergenlik dönemi, kimlik arayışının, duygusal dalgalanmaların ve dış etkenlere karşı yüksek duyarlığın olduğu bir dönem. Bu yaş aralığında, özellikle kız çocukları sosyal kabul, dış görünüş, aile ilişkileri ve romantik bağlar gibi konulara erkeklere kıyasla daha fazla önem verebiliyor.

“KENDİLERİNİ ÇIKIŞSIZ HİSSETMESİNE SEBEP OLABİLİYOR”

Bu yaş grubundaki genç kızlar, toplumsal baskılara ve aile için kontrol mekanizmalarına daha fazla maruz kalabiliyor. Özellikle, aşırı katı aile yapıları, baskıcı ebeveyn tutumları, erken yaşta fazla sorumluluk yüklenmesine ya da akran zorbalığı gibi faktörler, kız çocuklarının kendilerini çıkışsız hissetmesine sebep olabiliyor.

“DEPRESYON VE KAYGI BOZUKLUKLARI GENÇ KIZLARDA DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”

Bununla birlikte, ergenlik döneminde depresyon ve kaygı bozuklukları kızlarda daha sık görülüyor. Duygusal tepkiler daha yoğun yaşandığı için, genç kızlar çözüm bulamadıkları anlarda daha hızlı umutsuzluğa kapılabiliyor. Ancak burada da kadınların intihar yöntemlerinde genellikle daha müdahale edilebilir yolları tercih ettiklerini unutmamak gerekiyor.

“DESTEKLEYİCİ BİR ÇEVRE SUNMAK ÇOK ÖNEMLİ”

15 yaş grubunda kadın intiharlarının öne çıkması, ergenlik dönemine özgü kırılganlık, duygusal yoğunluk ve sosyal baskıların bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu yaş grubundaki gençlerin duygu dünyalarına daha fazla alan açmak, onları dinlemek ve destekleyici bir çevre sunmak bu yüzden çok önemli” şeklinde konuştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ
Hülya Kuşcu İntihar TÜİK