Talha Kös: "Sadece kurumlar değil vatandaş olarak da mesuliyet makamının parçasıyız!"
Bolu'da meydana gelen otel yangını faciasını Nokta TV'ye değerlendiren Kentsel Tasarımcı Talha Kös, "İlk tedbir ahlaklı olmak. İlk tedbir zihin, düşünce yapımızı değiştirmek" dediği açıklamasında, "Sadece kurumlar değil vatandaş olarak da mesuliyet makamının bir parçasıyız" dedi.

Kocaeli Haber - Nokta TV Genel Yayın Yönetmeni Gülşah Yücel Ay'ın sunduğu Özel Yayın'ın konuğu Kentsel Tasarımcı Talha Kös oldu. Gerçekleşen yayın kapsamında Bolu Kartalkaya'da gelen otel yangını faciası, Türkiye'de olası bir deprem felaketini önlemek için alınması gereken önlemler, Marmara Denizi'ndeki müsilaj tehlikesi ile Kocaeli'deki trafik ve otopark sorunu gündeme alındı.
"TÜRKİYE'DE YILLARDIR KRONİKLEŞMİŞ PROBLEMLER VAR"
Gülşah Yücel Ay: "Bolu'da yaşanan yangın faciasının ardından onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu olayın ardından Türkiye şu an en çok tedbirleri ve denetimleri tartışıyor. Yaşanan faciayı nasıl değerlendiriyorsunuz?"
Talha Kös: "Türk milleti olarak gerçekten çok üzgünüz. Bolu'da yaşanan olayı faci olarak nitelendirmiyorum. Cinayet sebebi ile hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve aziz Türk milletine başsağlığı diliyorum. Çok üzücü bir olay oldu. Benim de tanıdığım aileler var. Hepimiz üzgünüz. Türkiye'de yıllardır kronikleşmiş problemler var. Bazı konularda adeta bir anormalin içinde yaşıyoruz ama anormalin içinde olduğumuzu çok sonradan fark ediyoruz. Hangi konularda anormal içinde yaşıyoruz? Mesela deprem oluyor. Deprem olduktan sonra bir anormalin içinde yaşadığımızı idrak ediyoruz. Yangın, sel oluyor. Yine bir anormal içinde yaşadığımızı idrak ediyoruz. Başıboş köpekler yüzünden çocuklarımız parçalanıyor. Yine bir anormallik içinde yaşadığımızı idrak ediyoruz. Bu saydıklarım Türkiye'nin kronikleşmiş problemlerinden birkaç tanesi.
"MEVZUATLARA, YASALARA BAKTIĞIMIZDA SIKINTIMIZ YOK"
Bunlar siyasi meseleler de değil. Bunlar toplumun, ülkenin, hepimizin ortak meseleleri. Dolayısıyla bir mesele oluyor. Rezalet oluyor. Rezil olan olmuyor. Yetkili çok ama sorumlu az oluyor. Dolayısı ile bana göre meselenin özünü sorarsanız meselenin özünde insanın bozulması oluyor. Yangın ve deprem yönetmelikleri açısından mevzuatlara baktığınız zaman bizim mevzuatlarımız çok iyi. Fakat mevzuatların uygulanmasında sıkıntı var. İşin temeline inmek gerekiyor. Her konuda zihinsel dönüşümün artık acilen devreye girmesi gerektiğini düşünüyorum. Kağıt üstünde mevzuatlara, yasalara baktığımız zaman çok bir sıkıntımız yok. Ama uygulamada her konuda maalesef sıkıntı yaşıyoruz."
"İLK TEDBİR AHLAKLI OLMAK"
Gülşah Yücel Ay: "Peki yangınlara karşı nasıl tedbirler alınmalı?"
Talha Kös: "Bununla ilgili önce ilk tedbir ahlaklı olmak. İlk tedbir zihin yapımızı, düşünce yapımızı değiştirmek. Türkiye'de afetlerle ilgili bizim yaklaşımımız şu açıdan sıkıntılı. Afetlerle ilgili mevzuat şöyle işler. Bir afet öncesi risk yönetimi ile ilgili bir süreç vardır. Bir de afet sonrası kriz yönetimine girer. Böyle bir süreç vardır. Biz daha çok afetten sonraki kısmına odaklanıyoruz. Esas afet öncesi risk yönetimi dediğimiz meseleye odaklanmamız lazım. Yani afetlerden önce afete hazırlıklı olmamız lazım. Dolayısıyla mevzuatlar bellidir. Bugün yangın ile ilgili AFAD'ın sayfasını açın. Yangın mevzuatıyla ilgili her noktada, her yapı için yangınların yönetmelik bellidir.
"KARTALKAYA'YA BAKTIĞIMIZDA HİÇBİR ŞEY YOK"
Şimdi Kartalkaya'ya baktığımızda hiçbir şey yok. Bunun için yönetmeliği bilmeye de gerek yok. Otel, olduğu gibi kolay yanan malzemeler ile dekorasyonları yapılmış. Yangınlarda, itfaiye biriminin binaların dört bir yanından müdahale etme imkanı olmalı. Arka tarafına itfaiye girmiyor. Girse de açılamıyor. Uzaktan müdahale edemiyor. Yangın merdivenleri noktasında sıkıntılar var. İçeride zaten bir alarm sistemi bile yok. Bugün o otel ile ilgili bir alarm sistemi kuracak olsanız maliyeti 1 milyon. Bir müşteriden aldığınız on binlerce lira... Belki bir haftalık hasılatınız ile buranın alarm sistemini bile yaparsınız. Bu kadar vurdum duymazlık olabilir mi?
"TEDBİRLER BELLİ"
Kamuoyunda kimin suçlu olduğu noktasında tartışmalar var. Telaffuz edilen herkes suçlu. Telaffuz edilen tüm kurumlar suçlu. Türkiye'de, meseleleri tartışırken önce gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Vatandaş da işletme sahibi de şöyle yaklaşıyor: 'Şimşek çakıyor. Gök gürlüyor ama bu şimşek bana çakmaz' diyor. 30-40 yıllık bina. Bugüne kadar olmaz gözüyle bakılmış ama bugün oldu. Ne olacak şimdi? Bu canları geriye kim getirecek? Dolayısı ile tebdirler noktası bellidir. Bunlar çok uzmanlık gerektirecek şeyler de değildir. Şimdi otellere baktığınızda yeni bir farkındalık başlayacak. Pazarlama noktasında da turizm firmalarını göreceksiniz. Yangın tedbirlerini, güvenlik tedbirlerini ön plana çıkaracaklar. Ama bugüne kadar böyle bir şey yoktu.
"VATANDAŞ OLARAK DA MESULİYET MAKAMININ BİR PARÇASIYIZ"
Haftaya bu mesele konuşulmayacak. Toplumsal hafıza kaybının dehlizlerinde unutulup gidecek. Depremde de böyle oluyor. Dolayısıyla hazır mesele sıcakken bu konuları tüm gerçekliğiyle, tüm çıplaklığıyla, tartışıp, masaya yatırmamızda çok büyük fayda olduğunu düşünüyorum. Şu an İzmit'te, İstanbul'da, Kocaeli'nin farklı ilçelerinde itfaiye yangın olduğu zaman sokaklara giremiyor. İzmit'te geçtiğimiz yaz Asım Efendi Sokak'ta bir yangın oldu. İtfaiye aracı giremedi. Polis, 'Hiç olmazsa bu sokağa tek taraflı park edin' diyor. Ondan sonra bir-iki hafta hikaye öyle gidiyor. Ondan sonra yine çift taraflı park ediliyor. Yani bu manada her birimiz sadece kurumlar değil vatandaş olarak da mesuliyet makamının bir parçasıyız.
"BUNLARIN HEPSİNİN ÇÖZÜMLERİ VAR"
Bu zihinsel dönüşüme hep birlikte ihtiyaç var. Yangın olabilir. Yangın da doğal afet gibidir. Ama önemli olan o yangına ne kadar süratli müdahale edilebileceğidir. İzmit'te, Gebze'de, İstanbul'da yüzlerce, binlerce sokağımıza şu an itfaiye aracı giremez vaziyette. Bunlar çok detaylı konular. Her biri bir konferans konusu adeta. Sadece meseleye dikkat çekmiş olabiliyoruz şu kısa süre içerisinde. Bunların hepsinin çözümleri var.
"HER ŞEYİ DEVLETTEN Mİ BEKLEYECEĞİZ?"
Gülşah Yücel Ay: "Yangın felaketi sonrasında vatandaşlar otellerde konaklayacağı zaman güvenilirlik konusunda artık bir şüpheye sahip oldu. Otelde konaklamak isteyen vatandaşlar bu gibi önlemlerin alınıp alınmadığını nasıl anlayacak? Bu konuda vereceğiniz bir tavsiye var mı?"
Talha Kös: "Bu konuda süreç ağırlıklı sanal ortamlardan çalışıyor. Yangın merdiveninin önemini artık tüm Türkiye öğrendi. Oksijen tüpünün önemini artık tüm Türkiye öğrendi. Alarmın önemini tüm Türkiye öğrendi. İtfaiye teşkilatının, konakladığınız yere uzaklığının önemini tüm Türkiye öğrendi. Kriterler artık öğrenildi. Maalesef onlarca canımızın, insanımızın kaybı ile öğrenilmiş oldu. Çok basit şeyler söyledim. Artık tüm kriterleri maalesef çok büyük bir bedelle tüm Türkiye öğrenmiş oldu. Artık kriterler bellidir. Burada en önemlisi itfaiyenin uzaklığı. Orada mesela Kartalkaya'ya bakıyoruz. Orada başka oteller de var. En azından hepiniz bir araya gelip bir itfaiye aracı, 3-4 personeli oraya konumlandıramadınız mı? Her şeyi devletten mi bekleyeceğiz? 45 dakika çok uzun bir mesafe. Bir süre geçtikten sonra bunları unutmamak gerekiyor. Mevzuatlarımızda sıkıntı yok. Zihinlerimizde sıkıntı var."