Fatih Urhan’dan sert açıklama; İflas eden Robo Otomasyon’un ortakları birbirine girdi!
İflas kararı verilen Robo Otomasyon şirketinin kurucusu Haluk Özcan’ın süreç ile ilgili açıklamasının ardında bu kez ortağı Fatih Urhan, yaptığı açıklama ile Haluk Özcan’a set tepki gösterdi

Fabrikası Gölcük’te bulunan, başta otomotiv sektörü olmak üzere birçok sektöre endüstriyel otomasyon konusunda hizmet veren, TOGG, Tübitak ve Bilişim Vadisi gibi önemli marka ve kurumlara Ar-Ge desteği veren ROBO Otomotiv geçtiğimiz yıl konkordato ilan etmişti. Firma ile ilgili ise daha sonra iflas kararı verildi. İflas eden Robo Otomasyon kurucusu Haluk Özcan, geçtiğimiz günlerde yaşanan süreç ile ilgili bir açıklama yapmıştı. Çeşitli iddiaları gündeme getiren Özcan, “Tek amacım ülkemize hizmet etmekti” demişti. Robo Otomasyon şirketinin kurucusu Haluk Özcan’ın süreç ile ilgili açıklamasının ardında bu kez ortağı Fatih Urhan, yaptığı açıklama ile Haluk Özcan’a set tepki gösterdi. Fatih Urhan’ın açıklamaları şöyle;
“Eski ortağım Haluk Özcan’ın 17 Haziran 2023te Linkedin’de yayınladığı yazıyı okudum. Yazıda gerçekleri saptırmak için oldukça çaba harcanmış, ve iftira atmaktan da çekinilmemiş. Bu yanlış bilgileri düzeltmek ve kamuoyunun gerçek bilgilere ulaşmasını sağlamak için sohbet havasındaki bu yazıyı, içimi dökmek üzere sizlerle paylaşıyorum. Bu yazıyı uzun yazacağım, çünkü kısa yazarak hem derdimi anlatabileceğimi düşünmüyorum, hem de ortaklık yapan veya yapmayı düşünen kişiler için ders niteliğinde olaylar yaşandığından, uzun da olsa okumanız faydalı olacaktır.
Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim;
Aşağıda okuyacak olduğunuz ibretlik olayların üzerine, bu şahsın timsah gözyaşları dökercesine paylaştığı bu yazıyı yazmaya cüret edebiliyor olması ilginç ve bir o kadar da trajikomik. Kendisine gelen tepkileri sönümlemek ve kendini aklamak maksadıyla yazmış olduğu bu yazı baştan aşağı çelişkilerle, mantık hatalarıyla ve iftiralarla dolu. 1 yıllık konkordato süresince iş alamamış, yatırımcı bulamamış, şirkete ayda bir uğrayarak işleri yürütebileceğini sanan bir kişinin iflasa itiraz edip, sonuç alıp, roboyu tekrar canlandıracağım diyerek kendisini ne kadar gülünç duruma düşürdüğünün farkında bile olmadığını anlıyoruz. Bırakın normal iflası, mahkeme heyeti ve komiserler bile bu iflasın hileli iflas olduğunu iddia ederek, Haluk Özcan hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmuşken, iflastan çıkacağım diye yazı kaleme almak, kamuouyunun aklıyla alay etmek değil de nedir? Ne yaptıysam ülkem için yaptım diyen biri şu an ülkesinde mi belli değil, ve muhtemelen ülkesinde çakılı bir çivisi bile yok.
Haluk Özcan, kendisine çok güveniyor ise, böyle içi boş yalan ve iftiralarla dolu yazılar yazmak yerine, şirketin son 3 yıllık mali tablolarını, muhasebe kayıtlarını ve banka hesap dökümlerini kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kamuoyunu ancak bu şekilde şirketin içini boşaltmadığına ikna edebilir.
Ben Türkiye’de ikametimdeyim, Haluk Özcan’ın ise nerede olduğu belli değil. Fetö davası için tutuklanmayacağını anladıktan sonra uçağa atlayıp gelen şahıs, hakkında 2 milyar TL lik hileli iflas iddiası var iken uçağa atlayıp gelemiyor ! Kendisine açık çağrımdır, madem o kadar masumsun, ülkene geri dön ve tüm alacaklıların huzurunda benim karşımda tüm bu iddialarımı çürüt ve masumiyetini ispat et! Aksi halde diğer tüm alacaklılar gibi ben de suçlular yargılanıp, ceza alana kadar sürecin peşini bırakmayacağım.
Aslında linkedIn, maalesef gerçekleri okuyabileceğiniz bir mecra değil, çünkü kişiler paylaşımlarının altına yapılan ve işlerine gelmeyen yorumları silebiliyor ve bu kişileri engelleyebiliyor. Haluk özcanın bu paylaşımının altına yapılan yorumları okusanız, dersiniz ki bu adam bir melek. Oysa yapılan yüzlerce eleştirel veya gerçekleri dile getiren yorumlar silinmiş ve yorum yazan kişiler engellenmiş durumda. Bu kadar masum olduğunu iddia eden bir şahsın bu yaptığını, siz kamuoyunun vicdanına havale ediyorum.
Şimdi gelelim yaşanılan olaylar silsilesini anlatmaya;
Haluk Özcan ile Ford Otosan’da proje yaparken tanıştım. 2011 yılında birkaç projede ortak iş yaptık, mekanik kısımları benim firmam, elektrik ve otomasyon ile ilgili kısımları Robo üstlendi. 2012 yılının başlarında Ford Otosan yeni projelere başlama arifesinde iken, Haluk Özcan Robo çatısı altında firmalarımızı birleştirmek için davette bulundu. O dönemde Robo; Başiskele, Seymen’de bir apartman dairesinin altında bilgisayar toplayan, bir yandan da piyasaya otomasyon işi yapan bir firmaydı. Yanlış hatırlamıyorsam yıllık cirosu da 400 Bin Euro civardında idi. Haluk ve yanında çalışan 2 yardımcısı vardı. 2006 yılında kurulmuş ve 6 yıldır iş yapan firmanın gelmiş olduğu yer burasıydı. Dolayısıyla da ortak olurken, Robo’nun stoklarındaki elektrik malzemelerinin maliyetini çıkarıp benim payıma düşen kısmının ödemesini Haluk Özcan’a yaptım. O dönemde yabancılarla olan görüşmeleri ingilizce yapmak gerektiği için ben ilgileniyordum.
Bu şekilde başlayan birliktelik hızlıca meyvelerini verdi ve Robo hızlı bir büyüme sürecine girdi. 2015 yılında 50 kişilik çalışan sayısına ulaştık ve Başiskele sanayi sitesindeki 500 m^2 atölyemize geçtik. Hızlı büyüme burada da devam etti, 2018 yılında Robo’nun şu anda bulunduğu tesise geçtik ve çalışan sayımız da 100ler mertebesine ulaşmıştı. 2020’deki pandemi dönemini bile küçülmek zorunda kalmadan atlattık. 3 2020 yılında, pandemi döneminde olmamıza , ekonomik açıdan dünyanın geleceği oldukça karanlık görünmesine rağmen, kendime ve şirketin geleceğine olan güvenimden dolayı, 1 milyon Euro karşılığında haluk özcandan %10 hisse satınaldım. Böylece şirketteki hisse oranım %40’a ulaştı.
Bu arada Ford Otosan’da yeni projeler müdürlüğü yapmış olan K.Ö.’i şirket bünyesine kattık. Bu transfer, maalesef Robo’nun batış sürecinin de başlangıcı oldu. Bunun sebeplerini yazımın ilerleyen bölümlerinde detaylandıracağım.
2021-2022 yıllarında, Ford Otosan Romanya fabrikasındaki Courier ve Puma gövde üretim hattı projelerini, Ford Otosan Gölcük fabrikasındaki yeni boyahane ve eski boyahanedeki transfer sistemlerini ve Togg gövde üretim fabrikası projelerini eş zamanlı ve başarılı bir şekilde yürüttük. 2022 yılının ortalarında Ford Otosan J74 projesinin Volkswagen ile ortak yürütülen kısmını aldık ve başarılı bir şekilde satınalma ve tasarım süreçlerini yürüttük. 2022 ciromuz yaklaşık 65 milyon Euro olmuştu. Bu ortaklık, 10 yılda şirketi 400 bin eurodan 65 milyon euroya ve 650 çalışana ulaştırmıştı. Fakat, akrep ile kurbağanın hikayesini hatırlayın, süreci anlamanız için gayet açıklayıcı bir hikaye.
2022 - 2023 yıllarında, hem yaptığımız işin uluslararası boyut kazanmış olması ve hem de şirketimizi finansal olarak büyüterek projelere çok daha güçlü girmemizi sağlayacak olan halka arz sürecini başlattık. Bu süreç Türkiye’deki siyasi atmosferden dolayı başarıya ulaşamadı. Zannediyorum, bu süreçten ümidini kaybeden Haluk Özcan, sonu iflas ile neticelenecek olan sürecin temellerini bu dönemde attı.
Bu halka arz döneminde görüştüğü kimliği belirsiz kişiler, şirketin içine daha önce hiç tanımadığımız B.A. isimli avukatı soktu. Bu şahıs bir anda tüm süreçlere dahil olmaya, şirketin tüm hukuki süreçlerini yönetmeye ve şirkette olağan dışı şekilde aktif olmaya başladı.
O dönemde hissettiğim kadarıyla, bu kimliği belirsiz kişi veya kişiler, Haluk özcan’a halka arz projesinin gerçekleşmeyeceğini, para kazanmak istiyorsa bunun başka yollarının da olduğu telkininde bulundular. Bunlar, o dönemde tam anlam veremediğim fakat son 2 yılda yaşananlar neticesinde artık emin olduğum konulardır. Bu şahıslar çok büyük ihtimalle, Haluk Özcan’ı, bir bankaya olan 30 milyon euroluk kredinin konkordato sayesinde faizsiz ve Türk lirası olarak 5 yıllık bir ödeme planı ile şirkete çok büyük avantaj 4 sağlayabileceğine ve dolayısıyla konkordatoya ikna ettiler. Fakat ilerleyen süreçte, mahkemenin kararı ile bu planları çökecekti.
Velhasılı Haluk özcan bu kimliği belirsiz kişilerden aldığı özgüven ile şirketin %40 ortağı olan ben’i safdışı bırakmak ve böylece bu hain planı tek başına yürütmek üzere 2023’ün ortalarında, kolları sıvadı.
2023 temmuz ayında yapılması planlanmış olan kâr payı dağıtımı sürecinde haluk özcan şirketi tek başına temsil yetkisini kötüye kullanarak, kendisine şirketten paralar aktarmaya, yurtdışında edinmiş olduğu gayrimenkullerin tadilatlarını bile şirket hesabından yaptırmaya başladı. Fakat sıra benim ödeme almama gelince haluk özcan masayı devirme sürecini başlattı. O dönemde bana finansal konularda raporlama yapan Kenan ve Arzu, Haluk özcanın talimatıyla finansal raporları artık bana gönderemeyeceklerini söylediler. Şirketi batışa kadar götürebilecek böyle vahim bir talimat tam bir çılgınlıktı. Fakat tabiki bu zaten haluk özcan ve avaneleri tarafından planlanmış olan bir süreçti.
Bu yaşananlar sonucu, haluk özcan ile yaptığım görüşmelerde, özet olarak, artık daha radikal kararlar alacağını, odasına girerken bile sekreterinden randevu almam gerektiğini, bundan sonra kar payı dağıtımlarında 1 milyon euro önden gideceğini, 2023 eylülden itibaren her ay 15 günü yurtdışındaki malikanesinde geçireceği gibi akıl almaz maddeler sıraladı. Bu 15 gün içinde yaşananlar bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Ortaklar arasındaki iletişim kanalları tamamen kesilmişti. Bu sırada kendisine büyük bir fırsat doğduğunu düşünen K.Ö. ellerini ovuşturmaktaydı. Fatih Urhan’dan boşalması muhtemel olan koltuk K.Ö.’e kalacaktı. Nitekim öyle de oldu, fakat bu koltuk 1 yılın sonunda onun da altından kayacaktı. Zira emek verilmeden hakedildiği sanılan bir koltuk o bünyeyi kaldırmazdı.
Bu masa devirme sürecini başlatan haluk özcan, çok muhtemeldir ki teknik konularda K.Ö.’e güvenmişti. Fakat böyle büyük projeleri ne haluk özcanın ne de K.Ö.’in tek başlarına yönetemeyeceğini, şirkette çalışan veya Robo ile iş ilişkisi olan herkes çok iyi biliyordu. Fakat buna cesaret edilmişti. Bu yaşananlar, ya bir akıl tutulması, ya da zaten sonu göze alınmış projenin ilk adımlarıydı.
Bütün bu yaşananların hemen ardından 29 Temmuz 2023te Haluk özcanın yaptığı bu hukuksuz para transferleri ve şirket ile ilgisi olmayan ödemelere itiraz etmek üzere hem Robo’ya hem de haluk özcana noter kanalıyla ihtarname gönderdim. Bu ihtarnameden sonra kapıdaki güvenliğe, Robo’ya alınmamam için talimat verilmişti. Bu süreçte yapılan görüşmelerde, Haluk özcan anlaşmak için yönetim kurulunu toplayacağını ve olağanüstü genel kurul kararı alınacağını, orada da anlaşmak için uygun bir zemin oluşacağını söyleyerek zaman kazandı. Fakat bu planın hain bir plan olduğu genel kurul yapılırken ortaya çıkacaktı.
Welborn otelde yapılan genel kurula gittiğimde Robo tarihinde daha önce hiç karşılaşılmamış olan bir hazırlık yapılmıştı. Kurtlar sofrası kurulmuş, L.B., avukat B.A., avukat V.K.A ve haluk özcan bu sofrada yerlerini almışlardı. Bu genel kurulda, haluk özcan, zaten planladığı üzere yönetim kurulundan beni çıkarıp yerime, şirkette hisseleri olmayan K.Ö. ve B.A.’ı aldı. Şirketin içini boşaltmaya and içmiş olan haluk özcan, o gün alınmakta olan aylık 100bin tl lik huzur hakkını 500bin tl ye yükseltti.
O döndemde benim robonun imzalamış olduğu tüm genel kredi sözleşmelerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzam vardı. Üzerimde yaklaşık 60 milyon euroluk kefalet yükü olduğu halde şirketten uzaklaştırılmıştım fakat bir yandan da haluk özcan şirketin içini boşaltmaya devam ediyordu. Böyle çaresiz bir durumda olduğunuzu bir düşünün, neler yapardınız?
Bu yaşananların hemen akabinde, bir bankadan benim de kefil olduğum bir Genel Kredi Sözleşmesi ile kredi çekildiğini ve bu paranın büyük bir kısmının (20 milyon TL) haluk özcanın şahsi hesabına aktarıldığını öğrendim. Tahammül sınırlarını zorlayan bu olay bardağı taşıran son damlaydı. Aynı gün içinde noter kanalıyla tüm bankalara ihtarname gönderdim ve robonun bundan sonra kullanılacak hiçbir kredi ve teminat mektubuna kefil olmadığımı bildirmek zorunda kaldım.
İhtarnamenin üzerinden bir hafta geçmeden, bu yazıdan haberdar olan haluk özcanın, o günlerde şirketimizin yegane varlığı olan Ford Otosan’ın yanındaki 12 dönümlük arsayı benden habersiz apar topar sattığını öğrendim. Fakat bu satış normal bir satış değildi. O günlerde piyasa değeri 120 milyon tl olan arsayı 96 milyon tl ye satmış, fakat resmiyette satışı 25 milyon tl göstermişti. Kalan paranın nerede olduğunun cevabını kendisi versin. Yine aynı haftalarda şirketin araçlarını piyasa değerlerinin yarı fiyatına amcasına vermiş olduğu şirket vekaletiyle kendisine satmakla meşguldü. Bir yandan da Romanya’da yürütmekte olduğumuz projenin sevkiyatlarıyla birlikte çantalarla Romanya’ya para taşındığına dair robo çalışanlarından onlarca ihbar alıyordum.
Bu arada, yaşanılan tüm olayları mahkemeye taşıdım ve 12 Ekim 2023 te şirkete denetim kayyumu atandı. Fakat her ne hikmetse aynı mahkeme 28 gün sonra kayyum kararını kaldırdı ! Oysa yaşanılan hadiseler bırakın denetim kayyumunu, yönetim kayyumu atanmasını gerektirecek kadar vahim olaylardı.
Artık geri dönülmez bir noktaya gelinmişti. Ya ben hisselerimi satıp şirketi haluk özcana devredecektim. Ya da haluk özcan hisselerini satıp bana ve bulmuş olduğum yatırımcılardan birine hisselerini devredecekti. Fakat bu süreç hiç de sanıldığı kadar kolay olmayacaktı.
Şirketin hem finansal ve muhasebesel, hem de teknik konularını yakından takip ettiğim için, yaptığım hesaplamalar ile robonun marka değeri hariç tasfiye edilmesi halinde bile kasasında 15-20 milyon euro kalacak durumda olduğunu ortaya koydum. Ben, benim payıma düşen miktarı peşin ödemesi halinde hisselerimi satmayı kabul edecek noktaya gelmiştim. Fakat haluk özcan bu parayı peşin ödemeyi kabul etmiyordu. Ödemeyi 3 yıla yaymak ve taksit taksit ödemek istiyordu, fakat şirketi yönetemeyeceğini bildiğimden bu teklifi kabul etmek mümkün değildi. Uzun süren pazarlıklar neticesinde yol alınamayınca, benzer sektörlerden farklı yatırımcılar ile görüşmelere başladım. haluk özcanın hisselerini satınalmaya razı ettiğim hiçbir yatırımcı kabul görmedi.
Haluk özcan hisselerini bu yatırımcıya satacak ve yurtdışında hayal ettiği rahat yaşamı arkasında şimdi olduğu gibi bir enkaz bırakmadan mutlu mesut yaşayacaktı. Fakat o zor olanı seçti, belli ki şirketten çok daha büyük bir avantaj sağlamayı kafasına koymuştu. Fakat bu yol, arkasında yüzlerce mağdur bırakacak ve onun için de hiç de kolay olmayacak olan, kaçak yaşamak zorunda kalacağı bir sürece girme yoluydu.
Haluk Özcan ve robo, kredi ve teminat mektubu alamadığı için iyice sıkışmıştı. Haluk Özcan için, artık en ahlaksız hamleler bile gündeme gelebilirdi. %10 Hisseyi satın aldığım dönemde, miktarın bir kısmı için haluk özcana borçlanmış ve karşılığında 2 milyon tl lik bir senet imzalamıştım. Bu senet karşılığında haluk özcan, şirketin kar payı dağıtımından benim hakkıma düşen kısmı da alacak ve senedi tahsil etmiş olacaktı. Ben ortağıma güvendiğim için verdiğim senedi unutmuştum bile. Fakat sıkıştığı bir anda, zaten tahsil etmiş olduğu bu senedi takibe koyup hesaplarıma haciz koyacak kadar ileri gidebileceğini doğrusu tahmin etmemiştim. Yine bu tarihlerde, şirketin üzerine kayıtlı olan fakat benim kullandığım otomobili, noterde ruhsatı kayıp diyerek kendisine satış göstermiş, ben bu durumdan bihaber şekilde aracı kullanıyormuşum.
Bu şahsın hiçbir konuda sınırı olmadığını öğrenmeye yavaş yavaş başlamıştım. Bütün bu sıkıştırmalar ve sürecin artık tıkanma noktasına gelmiş olması nedeniyle taksitli ödemeye razı olmak zorunda kaldım. Aksi halde robo çok daha zorlu bir sürece girecek, hem müşteriler, hem çalışanlar ve hem de tedarikçiler bu durumdan fazlasıyla olumsuz etkileneceklerdi. Haluk özcan ve avaneleri tarafından hisse devir sözleşmesi hazırlanmış alelacele imza safhasına geçilmişti.
Bu sözleşmede 2 yıla yayılı olan senetlerle 6 milyon euro ödenecek ve son ödeme yapılana kadar şirkete ait olan taşınır makineler bana rehin olarak verilecekti. Düşünün ki, halka arz durumunda 100 milyon dolarlar mertebesinde bir değeri olacak şirketin %40 hissesini 6 milyon euroya satmak zorunda kalıyorsunuz. Neler hissedersiniz? Yine tamamen art niyetli bir şekilde masaya oturulduğu çok geçmeden ortaya çıkacaktı.
Normalde 15 gün içinde yapılması gereken rehin işlemi aradan aylar geçmesine rağmen yapılmamış, haluk özcan yine gerçek yüzünü göstermişti. Toplam meblağın küçük bir kısmı sözleşmeden 1 ay sonra ödenmiş, asıl taksitlerin başlayacağı 14 mayıs tarihinden 5 gün önce bomba patlatılmıştı. İlk senedimin vadesine 5 gün kala konkordato ilan edildiğini 9 mayıs sabahı arkadaşımın telefonuyla öğreniyordum.
Haluk özcan gibi biri ile bir yola çıkıyorsanız, bu yaşanılanlar hiç de sürpriz değildi. Konkordatonun ilan edilmesinden 6 gün sonra mahkemeye sunduğum dilekçede gerçekleri bir bir anlattım. AB denetim firmasının hazırladığı konkordato dosyası tamamen cilalanmış, gerçek olmayan bilanço verileriyle doluydu. Hem haluk özcanın iyi niyetle bağdaşmayan tüm aksiyonlarını hem de konkordatonun şirketin içini iyice boşaltmak için başvurulmuş olan bir yol olduğunu mahkemeye tüm detaylarıyla izah ettim ve sürecin kesinlikle hileli iflas ile neticeleneceğini üstüne basa basa anlattım. Fakat her nasılsa konkordato süreci devam etti ve bu arada şirketin içinde mali olarak neler yaşandı onu çok yakında savcılığın incelemeleri sonucunda göreceğiz.
Bu 1 yıllık süreç boyunca projeler devam etti ve robo tarafından oldukça yüklü miktarlarda ödemeler alındı. Fakat alacaklılardan hiçbiri alacağının bir kuruşuna bile kavuşamadı. Bu kadar tahsil edilen para nerelere gitti, inşallah en kısa zamanda detaylarıyla öğrenmiş oluruz. Konkordatodan önceki 10 ay boyunca tedarikçilere ödemeler yapılmamış, sürekli zaman kazanılmış, ve yine konkordatodan 3 ay öncesinden başlayarak, 10 milyonlarca Euro şaibeli kredi kullanılmış ve konkordato sayesinde tüm bu borçları zamana yayarak eritme planları yapılmış. Kimseye ipoteksiz bir kuruş kredi vermeyen bankalar, her ne hikmetse bu dönemde ipoteksiz krediler vermiş. Hatta bir banka, ford otosanda devam eden bitmemiş işleri temlik alarak 6 milyon euro kredi kullandırmış. Bu banka şu an en büyük mağdurlar arasında.
Bu kullanılan kredilerden gelen paraların ve tedarikçilere ödenmesi gerekip de ödenmeyen paraların nerelere kaçırıldığını öğrenmek tüm alacaklıların en doğal hakkı. Umalım ki savcılık usülsüzlükleri tüm detaylarıyla ortaya çıkarsın ve suçlular cezasız kalmasın. Bu arada, konkordatodan hemen önce işlemeye başlayan planlar arasında, Robonun yükte hafif pahada ağır malzemelerinin kaçırılması da varmış. Haluk özcan şirketin deposundaki yükte hafif pahada ağır malzemeleri, başiskelede kiraladığı bir depoya nakletmiş. Fakat her ne hikmetse bu depo zafer özcan tarafından 2 yıllık kirası peşin ödenerek ve hiç kimsenin adını bilmediği bambaşka bir firma adına kiralanmış. Bu deponun yerini nasıl mı öğrendim?
Tabi ki herkese karşı tarifesi aynı olan haluk özcanın, tazminatsız şekilde işten çıkardığı eski bir çalışanından. Bu çalışan bir şekilde gizlice yürütülen operasyona kulak misafiri olmuş, ve gizlice takip ederek, malzemelerin taşındığı deponun yerini öğrenmiş. Bu deponun içinde kaçırılan malların saklandığını mahkemeye bildirdim ve adres bilgisini de paylaştım. Fakat her nasılsa, ilgili kişiler deponun önüne gidip kapalı kepengin fotoğrafını çekmekle yetindiler. Ve çok geçmeden depo bir gece operasyonuyla boşaltıldı.
Haluk Özcan, projelerde kullandığı malzemeleri leasing ile satınalmış ve daha leasing taksitleri devam ederken, bu malları müşterilere fatura etmiş. Normalde leasing ile alınan bir mal, leasing firmasının uhdesindedir ve satılamaz. Leasing firmaları, taksitleri tahsil edemedikleri için malzemeleri iade almak istediklerinde, bütün malzemelerin buharlaştığını tespit etmişlerdir. Yine bu konu ile ilgili gerçekler, savcılığın incelemeleri neticesinde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktır. Konkordato sürecinde öylesine çarpıcı olaylaryaşandı ki, duyduğunuzda bu kadarı da fazla artık diyor insan. Haluk Özcan, konkordatodan önce, projeleri hayata geçirmek için tedarikçilerden aldığı malzemelerin ödemelerini yapmadı. Fakat tedarikçiler faturalarını kesmiş ve faturalardan doğan %20 KDV’yi devlete ödemişti.
Haluk Özcan, tedarikçilerine ödemediği KDV’yi, konkordato süresince devletten tahsil edecek kadar ileri gitti. Bu şekilde tahsil edilen miktar 200 milyon TL’den fazla. Bu şahıs, konkordato öncesi ve hatta konkordato döneminde bile, çıkardığı işçilerin çoğunun tazminatlarını ve son maaşlarını ödememiştir. Çalışanların önemli bir kısmını, maaş gününden hemen önce çıkartıp 2 aylık maaşlarını gaspetmiştir. Benden sonra 1 yıl boyunca yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş olan K.Ö. ile ağustos 2024 tarihinde yapmış olduğumuz bir görüşmede, haluk özcanın yaptığı usülsüzlükleri bir bir anlattı. Gelen paraların tedarikçilere ödenmediğini, çok cüzi ödemeler ile geçiştirildiğini ve paranın büyük bir kısmının buharlaştığını açık açık ifade etti. Onun söylemlerine göre 10 milyon euronun üzerinde olan kayıp kaçak, benim hesaplamalarıma göre 20 milyon Euronun üzerindedir.
Bu kaçırılan paralar, gerçek olmayan stokların varmış gibi gösterilerek yapılan stok afları, Roboya taşeronluk hizmeti veren ve herhangi bir mali değeri olmayan Polarite, Çıra, Sednatek, Rbtwin şirketlerinin Roboya fahiş fiyatlarla satılması ve çok muhtemeldir ki, olmayan bir ticaretin, varmış gibi gösterilerek şirkete sokulan sahte faturalar yolu ile kaçırıldı. K.Ö. şirketin tüm mali verilerine erişemediği için muhtemelen işin vehametinin tam anlamıyla farkında değildi. Robo’da satınalma ve finansta çalışan bir çok kişinin iddiası ile sabit olan ve konkordatodan bir süre önce, şirket kasasından alınan 60 KG Altın’ın akıbeti de bilinmiyor.
Şirketin hem mali hem de teknik konularını en yakından takip eden kişi olarak, yaptığım hesaplamalar ile, Temmuz 2023'te şirketin marka değeri hariç olmak üzere, tasfiye edilmesi halinde bile 15-20 milyon Euro civarında değere sahip olduğunu tespit ettim. Böyle bir şirketin, bu değeri eritip, üstüne 50 milyon Euro borç ile 1.5 yıl içinde iflas etmesi, akla, mantığa ve eşyanın tabiatına aykırıdır.
Haluk Özcanın yazısında bahsettiği fetö konusuna ise hiç girmeyeyim. Her konuda en ön planda olmak isteyen ve olan, bunun için benliğini ortaya koyan bu şahıs, fetö konusunda hangi pozisyonda yer almıştır, varın bunu siz düşünün. 2018 yılında yaşanan bu olaydan sonra 5 yıl daha ortaklık yaptık, böyle büyük bir iftiraya maruz kalan kişi nasıl olur da 5 yıl daha ortaklığını sürdürür? Çelişkiler bitmek bilmiyor.. Bu yazıyı okuyan herkesin anlayacağı üzere, bu sürecin, Haluk Özcanın iddia ettiği gibi, benim şirketin batacağını hissedip önden tedbir almam ile hiçbir ilişkisi yoktur.
Zira bütün kredilerde kefaletinizin olduğu bir şirketten kaçarak kurtulamazsınız. Bunun ne kadar abes biriddia olduğunun bir diğer kanıtı da, 2023 yılında devam eden ve bizzat benim takip ettiğim Yalova OSB’de planlanan fabrika inşaat projemizdir. Bu olayların yaşandığı 2023 temmuz ayına kadar 60 dönüm arsa için kapora yatırılmış, fabrikanın mimari planları üzerine ciddi çalışmalar yapılmaktaydı. Ve bu projenin hayata geçmesi için en hevesli olan ortak bendim.
Ben, iflas edene kadar eski şirketim Robo ve çalışanları, tedarikçileri, müşterileri zarar görmesin diye konuşmadım. Fakat eski ortağımın şirketin batışını bile göze alacak kadar ileri gidebileceğini ben de tahmin etmemiştim. Sürecin detaylarını savcılık kararı açıklandıktan sonra kamuoyuna aktarmayı planlıyordum. Fakat Haluk Özcan’ın bu talihsiz bildirisi, beni açıklama yapmak zorunda bıraktı. İlerleyen süreçte kitaplaştırmayı düşündüğüm bu ibretlik süreci sizlere özet geçmek istedim. Sabırla okuduğunuz için teşekkürler. Saygılarımla”
Değerli NoktaGazetesi.com.tr okurları,
NoktaGazetesi.com.tr ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da NoktaGazetesi.com.tr sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılamaz.
NoktaGazetesi.com.tr yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, NoktaGazetesi.com.tr bu sorumluluğu üstlenmez.
NoktaGazetesi.com.tr'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.