Dr. Öğr. Üyesi Uğur Arslan: Sistem yeni şöhretler üretmek üzerine kurulu
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Uğur Arslan ile günümüzün önemli tartışma konularından olan gözetim ve mahremiyet konularını konuştuk. “Aleniyetin mahremiyeti alt ettiği bir dönemden geçiyoruz” diyen Arslan, dikkat çeken bilgileri Nokta Gazetesi ile paylaştı.
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Uğur Arslan, günümüzün önemli tartışma konularından olan gözetim ve mahremiyet konuları hakkında gazetemize önemli bilgiler verdi. “Kendini Yayınla: Youtube ve Mahremiyet” adlı çalışması ile söz konusu başlıklara dikkat çeken Arslan, “Aleniyetin mahremiyeti alt ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bireyler görmek ve görülmek eylemleri ile kendilerini var ediyorlar. Görmek gözetime, görülmek ise mahremiyeti ifşa etmeye dönüşüyor” diyerek günümüz felsefesini “Görünüyorum o halde varım” olarak nitelendiriyor. Mevcut sistemi yeni şöhretler üretmek üzerine kurulu olarak nitelendiren Arslan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ilk kısmını yayınlıyoruz.
Kitabınız nasıl ortaya çıktı?
Öncelikle Doktora çalışmaları kapsamında okuduğum Hal Niedzviecki’nin “Dikizleme Günlüğü” kitabı, çalışma alanımın sosyal medya ve mahremiyet özelinde şekillenmesinde ilham oldu. Niedzviecki, kafelerde bir araya gelen bir grubun mahremiyetlerini ifşa etmelerinden haz aldığını, hatta araştırması kapsamında gözlemlemek için onlarla sık sık bir araya gelirken kendisinin de bir zaman sonra mahremiyeti sergileyen davranışlarda bulunduğu ile ilgili notları, kitabın konu ile alakalı başucu kitabım olmasını sağladı. Özellikle Covid pandemisi ile birlikte yaşanan sosyal izolasyon ve bundan kaynaklı sosyal medya kullanımının patlaması, YouTube’un mahremiyetin sergilenerek yeni şöhretlerini çıkaran bir platforma dönüşmesi, çalışmamı şekillendirdi. Tabii, Türkiye’deki sosyal medya ve mahremiyet literatürüne baktığımızda meseleyi YouTuberlar özelinde ele alan bir çalışmanın olmaması da önemli bir motive kaynağı oldu.
Çalışma kapsamında farklı temalarda yayın yapan, yüksek aboneli dört YouTuberın videolarını analiz etmenin yanı sıra kendileri ile görüşmeler gerçekleştirdim. İçerik üretme motivasyonlarını mahremiyet ve gözetim algılarıyla birlikte ortaya koymaya gayret ettim. Bununla birlikte görünene değil aynı zamanda gözetleyene odaklanarak videoların altındaki izleyici yorumlarını yine mahremiyet ve gözetim başlıkları ile inceledim. Araştırma sonunda mahremiyet, hem yayıncı hem de izleyici için popüler bir tema olarak gözüküyor.
Sosyal medyanın kullanıcıları “gönüllü gözetim” uygulamalarının parçası hâline getirdiğini söylüyorsunuz. Sizce bireylerin kendilerini gönüllü olarak sürekli görünür kılma isteğinin arkasında ne yatıyor?
Çağımızın felsefesi artık “Görünüyorum O halde varım.” Bireyler için sosyal medya platformları hayatın merkezine yerleşti. Günün neredeyse üçte biri sosyal medyada, internette geçiyor. Aleniyetin mahremiyeti alt ettiği bir dönemden geçiyoruz. Bireyler görmek ve görülmek eylemleri ile kendilerini var ediyorlar. Görmek gözetime, görülmek ise mahremiyeti ifşa etmeye dönüşüyor. Bunun birçok nedeni var. Benlik inşası, kendini gerçekleştirme veya şöhret olma arzusu. Gözetim sürekli olarak talep ediliyor. Sosyal medya platformlarının mimarisi de gözetim ve mahremiyetin ifşası üzerine kurulu…
Kültür endüstrisi artık sosyal medya üzerinden işliyor. Sizce insanların özel hayatını paylaşması, aslında bu sistemin bizi içeriğe zorlayan görünmez baskısından mı kaynaklanıyor?
Şimdi YouTube örneğinden gidersek, sistem kullanıcılara “şöhret” olma imkanı sunuyor. Yalnız bunu sunarken kanal sahibi belirli aşamaları geçmek zorunda. Abone sayısı, görüntülenme sayısı hatırı sayılır noktaya gelmeli ve istikrarlı bir şekilde içerik üretilmeli. Bunu yaparken de konu bulmakta güçlük çekenler mahremiyete başvuruyor. Bu bazen bir ilişki sırrının ifşası olabilir, bazen bir yatak odası çekimi olabilir bazen de başka bir kişinin mahremiyetini ihlal etmek olabilir. Sistem, mahremiyetin paylaşılmasını yayın politikaları ile hem zorluyor hem de kullanıcıları teşvik ediyor. Kullanıcılara yönelik yapılan ödemeler, mahremiyetin sergilenmesi noktasında cesaret de veriyor.
Eskiden gözetilmek bir tehdit gibi görülürdü, şimdi insanlar kendi hayatlarını gönüllü olarak paylaşıyor. Sizce bu değişimin temel nedeni ne? Bu durum bir tehdit mi yoksa fırsat mı?
Anaakım medyanın yerini sosyal medya platformları aldı, hatta sosyal medya platformları anaakımlaştı diyebiliriz artık. Sosyal medya platformları geleneksel medyanın da gündemini belirliyor. Böyle olunca toplumun önemli bir kısmı şöhret olmak ve para kazanmak için bu platformları fırsat olarak görüyor. Evet artık öyle bir dönemdeyiz ki herkes bir ileti, bir fotoğraf veya bir video ile şöhret olabilir. Bu yüzden dijital ortamlarda var olma adına sürekli bir çaba söz konusu. Zaten sistem yeni şöhretler üretmek üzerine kurulu. Ancak sürekli gözetlenmek doğal olarak tehditleri de beraberinde getiriyor. En temel özgürlük alanı olan mahremiyetin tehdit edilmesi, güvenlik problemleri, siberzorbalık, tükenmişlik sendromları gibi sonuçlar… Görüştüğüm YouTuberlar gözetimden kaynaklı yaşadıkları olumsuz sonuçlar anlatmışlardı. Gözetimden dolayı evinin kapısına kadar takip edilen de vardı bıçaklanan da…
YouTube’da kişisel bilgiler, özel hayat, aile içi görüntüler bile izlenme uğruna paylaşılıyor. Mahremiyetin para kazanılan bir şeye dönüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bugün mahremiyet dendiği zaman çoğunlukla bireylerin aklına kadın bedeni üzerinden bir tanım geliyor. Oysa çok yanlış, çünkü erkek-kadın ayrım yapmaksızın bilgi mahremiyeti, mekan mahremiyeti ve kişi mahremiyeti gibi alanlarda çok fazla performans görüyoruz. YouTuberlar mahremiyetleri üzerinden para kazanmaya çalışırken kendi mahremiyetlerini bizzat kendileri meta haline getiriyorlar. Bu durum günlük hayattaki mahremiyet anlayışından bambaşka bir mahremiyet anlayışının da doğmasına neden oluyor. Bu içerikleri izleyen izleyiciler de bir süre sonra mahremiyeti belirsizleştiren davranışlara alışıyor ve daha fazlasını bekliyorlar.
İzleyicilerin yorumları ve talepleri, YouTuber’ların içeriklerini büyük oranda etkiliyor. Bu durum onların özel hayat sınırlarını nasıl zorluyor?
Çalışma kapsamında izleyici yorumlarını analiz ettiğimde yorumlar en çok gözetim ve özel hayat temaları ile ilgiliydi. Yani izleyici tarafından da mahremiyete yönelik ciddi bir talep var. Hal böyle olunca kitlesini korumak ve artırmak isteyen YouTuberlar, mahremiyeti sergileme hususunda daha cesur davranıyorlar.
Devam edecek...
