Ali Talip Akpınar: Doğum oranı giderek düşüyor!

Nokta TV ekranlarında yayınlanan Ruhittin Sönmez ile Geniş Açı programına konuk olan Kocaeli Üniversitesi İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Talip Akpınar, Türkiye’nin nüfus artış hızına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de nüfus artış hızının 1960’lardan beri gerilemeye devam ettiğine dikkat çeken Akpınar, “Şu andaki kötü gidişi olumlu hale getirmek, doğum oranını artırmak ve hızlandırmak için gayret göstermeliyiz” dedi.

NÜFUSU ARTIRMAYA YÖNELİK GİRİŞİMLER

Cumhuriyetin ilk yıllarında savaştan çıkmış bir ülke olarak Türkiye’nin nüfusu artırmak için bilinçli bir politika izlediğini dile getiren Akpınar, “Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet, nüfusu artırmak için bilinçli bir politika izledi. Erkek nüfusunun çok az olduğu bir dönemde, öncelikle mübadeleyle yurtdışındaki Türkleri yurt içine getirerek nüfusu artırmaya çalışıldı. Bu çalışmalar yapılırken nüfusun belirli yörelerde dağılımıyla ilgili sorun olmasın diye iskân edilecek yerler ayarlandı ve iskân edilecek yerlerde de geçimlerini sağlayacak ortam sağlandı. İktisadi kalkınmanın nüfusla olacağı düşüncesiyle birlikte ülkedeki boş toprakların nüfusla bir araya gelmesiyle beraber üretimin artabileceği düşünüldü” dedi.

YURT İÇİNDEKİ UYGULAMALAR

Yurt dışından getirilen nüfusa ek olarak yurt içinde de nüfusu artıracak adımlar atıldığını belirten Akpınar, “Dışarıdan getirilen nüfus haricinde içeride doğum oranını artırabilmek amacıyla çeşitli vergi politikaları uygulandı. Örneğin bekarların ödeyeceği ama evlilerin ödemeyeceği vergiler konuldu. Ayrıca sağlık ocakları ve sağlık devrimiyle birlikte çocuk ölümlerindeki oranı düşürerek nüfusu artırmaya gayret gösterildi” ifadelerinde bulundu.

AİLE PLANLAMA POLİTİKALARI

60’lı yıllardan itibaren nüfusa yönelik yaklaşımların değişmeye başladığına dikkat çeken Akpınar, “Cumhuriyetin ilk yıllarından 1945 yılına kadarki dönemde kadın başına 7 doğum oranı olduğunu görüyoruz. 1965 yılında, nüfusun artık beslenebilecek durumda olmadığı ve kalkınma için daha az sayıda nüfusun daha iyi olduğu düşüncesi ortaya çıkıyor. Bunun üzerine aile planlama politikaları uygulanıyor. Burada iki unsur dikkat çekiyor: Birincisi evlenme yaşının erkeklerde 18 kadınlarda 17 olması. İkincisi de kürtajın 10’uncu haftaya kadar serbest bırakılması” dedi.

“GİDEREK AŞAĞI DÜŞEN BİR EĞİLİM VAR”

Türkiye’nin şu anda nüfusun kendisini sürdürebilmesi için gerekli olan doğum oranın altında kaldığına vurgu yapan Akpınar, “1960’lardan itibaren doğum oranları giderek düşüyor. 60’lardan önce kadın başına 7 doğum varken 60’lardan itibaren giderek aşağı düşen bir eğilim var. Nüfusun kendini sürdürebilmesi için kadın başına doğum oranının 2.1 olması gerekiyor. Şu anki oran ise 1.48. Büyük ihtimalle 2025’te belki de 1.46 - 47 olacak” şeklinde ifadelerde bulundu.