İspanya’nın Vicdanı, İsrail’in Soykırımı ve İnsanlığın Kırılma Noktası

“Strateji bazen kılıçla değil, vicdanla yazılır.”


İşte bugün İspanya tam da bunu yapıyor: Kılıcını değil vicdanını kuşanıyor.

Tarih kitaplarının tozlu sayfalarında İspanya’nın Yahudileri sürgün edişini, Engizisyonun acımasız yüzünü görürüz. Ama aynı İspanya, bugün Filistin için ayağa kalkarken tarihin acı mirasıyla yüzleşip başka bir yol seçiyor: Adaletin yanında durmayı.

Katolik inanç, yüzyıllar boyunca bazen zulmün aracı, bazen de merhametin dili oldu. Bugün İspanya’daki Katolik ruh, “mazlumun yanındayım” diyor. Çünkü Katoliklik sadece dua etmek değildir; “adaletin ekmeğini paylaşmaktır.” Filistin’in çığlığı da işte o ekmekten bir parça istiyor.

“Soykırım sadece kurşunla değil, açlıkla da yapılır.”

İsrail’in Gazze’de uyguladığı ambargo, çocukları gıda yerine bomba ile tanıştırıyor. Hastaneler yıkılıyor, okullar harabeye dönüyor. Bir devletin güvenlik bahanesiyle bütün bir milleti haritadan silmeye çalışması, strateji değil barbarlıktır.

İspanya, Avrupa’nın “vicdanı” olmaya çalışıyor. Çünkü kıta uzun zamandır “İnsan hakları” kavramını yalnızca konferans salonlarında dillendiriyor. Oysa gerçek cesaret, “konforu bırakıp mazluma sarılmaktır.” Madrid’in Filistin yanlısı tavrı bu yüzden değerlidir.

Ama burada bir uyarı yapmalıyız: “Vicdanın stratejisi yoksa duygular manipülasyona dönüşür.” İspanya’nın Filistin için yükselttiği ses, yalnızca vicdanın çığlığı değil, Cezayir’den Cebelitarık’a kadar uzanan çıkar haritasının da yeniden çizimidir. Ayrıca Avrupa’nın göbeğinde büyüyen İsrail karşıtlığı, Batı’nın Ortadoğu politikalarının iflasının da itirafıdır. ABD’nin koşulsuz İsrail desteği, Avrupa’yı tarih boyunca kendi değerleriyle çelişmeye mahkûm etmiştir. İspanya bu zinciri çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde kırmaya çalışıyor.

“Soykırımı görmezden gelen, yarın kendi halkının gözyaşında boğulur.”

Bugün sessiz kalan Avrupa ülkeleri, yarın kendi toplumlarında radikalizm ve güvensizlikle yüzleşecektir. Çünkü adaletsizlik her zaman geri döner, bazen göçmen krizinde, bazen sokaktaki öfke patlamasında.

İspanya haklıdır. Çünkü Filistin’in dramı yalnızca Müslümanların değil, bütün insanlığın sınavıdır.
İsrail haksızdır. Çünkü devlet olmanın şerefi, güçsüzün kanında değil, adaletin terazisinde ölçülür.

“Strateji, akılla çizilir; ama insanlık vicdanla korunur.”

Bugün Filistin için ayağa kalkan her ses, insanlığın hâlâ ölmediğinin kanıtıdır. İspanya, Katolik kimliğinin içinden süzülen adalet duygusuyla tarihin doğru tarafında yer alıyor.

Biz de soruyoruz:
Eğer İspanya bile tarihiyle hesaplaşıp mazlumun yanında şu ya da bu sebeple durabiliyorsa, diğer Avrupa ülkeleri hangi bahane veya çıkar yüzünden sessiz?

Gürkan Karaçam

Gürkan karaçam İspanya İsrail
SON DAKİKA HABERLERİ

Gürkan Karaçam Diğer Yazıları