Gerçek Zekânın Sessiz İsyanı

“Gerçek zekâ, itaat eder gibi görünerek hükmeder; aptallık ise hükmettiğini sanarak itaat eder.”

Bu cümle yalnızca bir özlü söz değil; insanlık tarihinin, devletlerin, imparatorlukların ve toplumların kaderini özetleyen bir hakikattir.

Bugün dünyada pek çok güç merkezi; devletler, şirketler, gizli servisler, ideolojik yapılar; zeki insanları kullandığını sanıyor. Onları birer parça gibi sisteme ekliyor, zekâlarını kendi çıkarları için yönlendirdiklerini düşünüyor. Oysa büyük yanılgı burada başlıyor: Zekâ hiçbir zaman tam anlamıyla kullanılamaz ve yönetilemez. Zekâ, görünen itaatiyle sisteme boyun eğiyor gibi yapar, fakat aslında zihnin görünmez derinliklerinde kendi oyununu kurar.

Ve tarih bize defalarca gösterdi: Zekâyı küçümseyenler, bir gün zekânın görünmez kılıcının kurbanı olur.

Psikolojik Harbin Görünmeyen Cephesi

Psikolojik harp, sadece düşmana korku salmak değildir; asıl hedef, zeki insanları bastırmak, susturmak ve görünmez kılmaktır. Çünkü yönetenler bilir ki zeki insanların asıl silahı top, tüfek değil; kelimeleri, fikirleri, hayalleri ve stratejileridir. Ama işte tam da burada yanılırlar. Bastırıldığı sanılan zekâ, aslında derinlere çekilir ve bir süre sonra beklenmedik bir yerden geri döner.

“Zekâ, baskı altında yok olmaz; aksine çelikleşir.”

Bir toplumda zeki insanların sesini kısmak, onların zekâsını kullanabileceğini sanmak, kısa vadede zafer gibi görünür ama uzun vadede devletin en büyük güvenlik açığına dönüşür. Çünkü umudu elinden alınan bir zihin, en tehlikeli silahtır.

Ekonomik Boyut: Zekânın Yabancıya Akışı

Ekonomi, sadece rakamlarla değil, zekânın yönüyle şekillenir. Bir ülkede liyakat öldürüldüğünde, zeki insanların bazıları kendilerini değerlendirecek başka adreslere yönelir. Beyin göçü dediğimiz şey aslında budur: Devletin; kendisi her ne yaparsa yapsın kendi zeki insanlarını kullanabileceğini sanması ve bu yanılgı sonrası o zekânın sessizce başka ülkelere çalışması.

Ve sonuç? Bir ülke fabrikalarına yatırım yaptığını düşünürken, başka bir ülke zekâ yatırımıyla geleceğin fabrikalarını tasarlar.

“Sermayeden daha tehlikeli kaçak, zekâ göçüdür.”

Askerî Boyut: Görünmez Ordular

Askerî strateji de güç dengesi , genelde tanklarla, uçaklarla, donanmalarla ölçülür. Oysa gerçek savaş zekâlarla yapılır. Tarihte nice savaş, görünmez zekâların kurduğu stratejilerle kazanıldı. Osmanlı’nın Bizans’ı fethetmeden önce Bizans halkını yanına çekmesi, bu gerçeğin bir örneğiydi. Halk kendi devletinden ümidini kesince, casus bulmak çocuk oyuncağına dönüşür.

Bugün de çok sayıda ülkede aynısı yaşanıyor. Devletler zeki insanlarını dışladıkça, o zihinler ya yabancı servislerin görünmez ordularına katılıyor ya da kendi yeraltı stratejilerini kuruyor.

“Bir ülkenin asıl savunma hattı tankları değil, zekâlarına verdiği değerdir.”

Felsefî Boyut: Zekâ ve İtaat İllüzyonu

Filozofların yüzyıllardır tartıştığı bir hakikat var: İtaat gerçekten var mıdır?
Aslında zekâ sahibi bir insan, hiçbir zaman yüzde yüz itaat etmez; sadece öyleymiş gibi yapar. Çünkü zekâ, kendi iç âleminde daima özgürdür. Görünürde emirlere uyarken, gerçekte zihninde başka bir düzen kurar. İşte bu yüzden yönetenlerin en büyük yanılgısı, zekâyı boyunduruk altına alabileceğini sanmaktır.

“Gerçek zekâ, zincirleri kırmaz; zincirleri görünmez bir güce dönüştürür.”

Psikolojik Boyut: Kibir ve Yanılgı

Yöneticiler, patronlar, güç sahipleri… Hepsinin ortak yanılgısı şudur: “Ben bu zekâyı yönlendiriyorum.
Hayır! Onlar zekânın oyununu oynamaktadır. Çünkü zekâ, kibri sabırla besler, en uygun anda kibri kendi silahıyla vurur.

“Kibir, zekânın sabırla kurduğu pusunun en kolay avıdır.”

Zekânın Çağı

Bugün dünya hâlâ zekâyı bastırabileceğini, onu kullanabileceğini sanıyor. Ama çok yakında tarih yeni bir döneme girecek: Zekânın Çağı.

Bu çağda sadece çalışkan değil, aynı zamanda çok zeki, çok disiplinli ve hayal gücünü stratejiye dönüştürebilen insanlar sahneye çıkacak. Onlar görünürde itaat ediyor gibi davranacaklar ama aslında hem devletleri hem de halkları kendi oyunlarının piyonuna çevirecekler. Belki de ilk adımlar çoktan...

Ve işte o gün, dünya şu gerçeği çok acı bir şekilde öğrenecek:


“Zekayı kullandığını sananlar, kullanıldıklarını anladığında iş işten geçmiş olacaktır. ”

Son Söz

“Zekâyı görmezden gelen, kendi celladını büyütür ve çalışkan insan dünyayı ayakta tutar, zeki insan dünyayı yeniden kurar. Sonuç olarak toprağı kaybetmek sınırların aşılmasıyla değil, zekâların küçümsenmesiyle başlar ve gerçek zekâ, itaat eder gibi görünerek hükmeder; aptallık ise hükmettiğini sanarak itaat eder.”

Ve bilin ki, o gün geldiğinde fırtınayı yönetecek olanlar; görünmez stratejilerle sessizce sabır biriktiren zihinler olacak.

SON DAKİKA HABERLERİ

Gürkan Karaçam Diğer Yazıları