Adalet Bu mudur? Zorbalığın Sessiz Tanıkları ve Sinsi Oyuncular

Okul koridorlarında yaşanan zorbalık, yalnızca aşağılamadan dalga geçilmesinden ibaret değil. Asıl tehlike, zorbaların sinsiliğinde saklı. Çünkü onlar yalnızca yaptıkları ile değil, kurdukları kurnaz düzenle de mağduru köşeye sıkıştırıyor.

Sinsi Şahitlik Düzeni

Bir çocuk düşünün: Aylarca alay edilmiş, itilmiş, aşağılanmış. Sonunda dayanamayarak sesini çıkarıyor. Fakat işte tam burada devreye zorbanın sinsiliği giriyor. Zorbalar, yanına yakın arkadaşlarını alıyor ve bir tiyatro sahnesine çeviriyor olayı. Söz birliği ediyorlar, mağdurun anlattıklarını inkâr ediyorlar; okul yönetimlerine , rehberlik servislerine ve dahi kendi ailelerine “biz oradaydık, öyle bir şey olmadı, biz hep yardımcı olmaya çalıştık” diyerek kurbanı yalancı konumuna düşürüyorlar.

Bu oyun, mağdurun yarasını daha da derinleştiriyor. Çünkü yalnızca zorbalığa uğramakla kalmıyor, aynı zamanda “yalancı” yaftasıyla sessizliğe mahkûm ediliyor. Zorbalar kahkaha atarken, mağdurun gözlerindeki güven kırıkları çoğalıyor.

“Zorbaların en büyük gücü aşağılamalarında değil, yalancı şahitlik düzeninde gizlidir.”

Korkunun Zinciri

Peki ya diğer öğrenciler? Onlar da gerçeği biliyor aslında. Ama susuyorlar. Çünkü yarın kendilerinin hedef olmasından korkuyorlar. Bu korku zinciri, adaletin önüne görünmez bir duvar örüyor. Ve işte o an, yalnızlık en ağır işkenceye dönüşüyor.

Çaresizliğin Suça Dönüşmesi

Zorbaya karşı koyan mağdur, bazen çaresizlikten şiddete başvuruyor, ki asla savunulacak tarafı yoktur ve o anda tüm roller değişiyor: Mağdur “suçlu”, zorba ise “mağdur” oluyor. İşte sistemin en kara lekesi de burada: Haksızlığa uğrayan çocuk cezalandırılıyor, zalim ise şahitli oyunuyla mağduru oynuyor.

“Şahitliğin satıldığı yerde adalet çoktan iflas etmiştir, hakim savcı ne yapsın.”

Adalet Bu Mudur?

Çocukların gözünde devlet, hakemin ta kendisidir. Ama hakem türlü oyunlarla yanıltılabiliyorsa oyun bozulur. Zorbalığı göremeyen, şahitlik oyunlarını gözden kaçırabilen bir düzen, çocuklara istemeden ne mesaj veriyor biliyor musunuz? “Kitabına uyduran kazanır, sinsi olan kurtulur.” Bu yüzden bir sınıfta bir okulda böylesi olaylar olduğunda yakın arkadaşların şahitliği kabul edilmemelidir, sınıftaki öğrencilerden kişiyle yakınlığı olmayanların şahitlikleri istenmelidir ve dikkate alınmalıdır ve şahitlikleri gizli tutulmalıdır.

Ve biz büyükler, bu sessiz çığlıkları duymadıkça, aslında geleceğimizi kaybediyoruz. Çünkü güven duygusu bir kez yıkıldığında, yeniden inşa edilmesi neredeyse imkânsızdır.

“Çocuğunu korumayı başaramayan sistem, geleceğini de koruyamaz.”

Bugün o çocukların kalbinde yankılanan soru, hepimizin vicdanında çınlamalı:

Adalet bu mudur?

SON DAKİKA HABERLERİ

Gürkan Karaçam Diğer Yazıları