Dr. Öğr. Üyesi Uğur Arslan: Kişisel veriler ile donatılan yapay zeka özgürlüğü tehdit ediyor

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Uğur Arslan ile günümüzün önemli tartışma konularından olan gözetim ve mahremiyet konularını konuştuk. Yapay zekanın mahremiyeti sergileme noktasında bambaşka seviyelere ulaştığını belirten Arslan, önemli açıklamalarda bulundu.

Dr. Öğr. Üyesi Uğur Arslan: Kişisel veriler ile donatılan yapay zeka özgürlüğü tehdit ediyor

Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Uğur Arslan, günümüzün önemli tartışma konularından olan gözetim ve mahremiyet konuları hakkında gazetemize önemli bilgiler verdi. “Kendini Yayınla: Youtube ve Mahremiyet” adlı çalışması ile söz konusu başlıklara dikkat çeken Arslan, yapay zeka ve mahremiyet başlıkları bağlamında “Yapay zeka kullanımı bireylerin mahremiyetin sergilenmesi noktasında da bambaşka seviyelere ulaşmış durumda” dedi. Kişisel verilerle donatılmış yapay zekanın bireyin özgürlük alanını da tehdit edebileceğinin altını çizen Arslan ile gerçekleştirdiğimiz röportajın ikinci kısmını yayınlıyoruz.

Genç kullanıcıların sosyal medya üzerinden kendilerini teşhir etme eğilimi artıyor. Bu durumun özellikle gençlik üzerinde psikolojik ve sosyal açıdan ne gibi riskleri olduğunu düşünüyorsunuz?

Brain Rot (Beyin Çürümesi) 2024 yılında Oxford tarafından yılın kelimesi seçilmişti. Aşırı sosyal medya kullanımı, ekran bağımlılığından kaynaklı beyinde gerçekleşen hasardan bahsediliyor. Gençlerin artık dikkati daha fazla dağınık, daha az odaklanıyorlar, daha az konuşuyorlar, daha az okuyorlar ve daha az sosyalleşiyorlar. Eğitim değersizleşiyor ve gençleri artık motive etmiyor. Gençler hızlı bir şekilde para kazanmak veya şöhret olmak istiyorlar. Bunun yolu da teşhirden geçiyor. Ancak beklentisinin karşılığını alamayan bireyler psikolojik anlamda zorluklar geçiriyor. Depresyon, tükenmişlik sendromu gibi. Dijital ortamdan beklentisinin karşılığını alanlar da psikolojik olarak zorlanıyor. Geçtiğimiz günlerde 16,5 milyon aboneye sahip olan YouTuber Enes Batur YouTube’u bıraktığını ve artık içerik üretmeyeceğini açıkladı. Gerekçe olarak da içinde bulunduğu tükenmişlik sendromunu gösterdi.

Hem içerik üreticilerinin hem de izleyicilerin daha sağlıklı bir mahremiyet bilinci geliştirebilmesi için hangi adımların atılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Akademinin, medyanın ve platformların burada nasıl bir rolü olabilir?

Mahremiyet bireyin kendi özel alanına hakim olması özel alan ve kamusal alan arasındaki çizginin belirgin hale getirilmesidir. Her şeyden önce mahremiyetin öneminin altı çizilmeli ve bu kadar kolay feda edilebilen bir olgu olmadığı aile, okul ve medya tarafından sık sık işlenmelidir. Mahremiyet, özgürlük ve güvenlik alanımız. Mahremiyet bilinci ile birlikte elbette medyayı doğru okumak ve doğru kullanmak, iyi bir medyaokuryazarı olmak oldukça önemli.

YouTube’da içerikler birbirine benzemeye başladı; herkes aynı formatları kullanıyor. Mahremiyetin bile bu kadar ticarileşmesi, kültür endüstrisi eleştirilerini sizce nasıl doğruluyor?

Kültür endüstrisinin medya içeriklerini tektipleştirdiğini hatırlarsak bugünün küresel kültür endüstrisi YouTube, şöhretleri ise YouTuberlar… Böyle olunca kültür endüstrisinin popüler hale getirdiği konular Influencerlar tarafından sık sık işleniyor ve neredeyse hemen hemen hepsi viral olanı tercih ediyor. Yemek videoları, vloglar, gezi videoları… Farklı konular hep aynı şekilde ele alınarak servis edildiği için içeriklerin metalaşma süreci de benzer şekilde ilerliyor.

Yapay zeka artık günlük hayatımızın her alanına giriyor. Sizce bu teknolojinin gelişmesi, kişisel mahremiyetimizi önümüzdeki yıllarda nasıl etkileyecek?

Son dönemde yapay zekanın yükselişi, AI programlarının hayatımızın bir parçası haline gelmesine neden oldu. Son dönemdeki güncellemeler ile birlikte sosyal medya platformlarının içine YZ teknoloji entegre edilerek bireylerin teknolojiyi daha çok kullanması amaçlanıyor. Bu politikalarla beraber artık kullanıcılar, en ufak bir şeyi Google’a değil Chatgbt’ye, DeepSeek’e soruyorlar. Yapay zeka kullanımı bireylerin mahremiyetin sergilenmesi noktasında da bambaşka seviyelere ulaşmış durumda. Yapay zeka teknolojisini fal baktırmak, dertleşmek hatta ilişki yaşamak için kullanan bireyler var. Bu da YZ teknolojisi ile mahremiyetin daha fazla teşhir edilmesi ve kişisel verilerin gönüllü bir şekilde bu teknolojiye teslim edilmesi anlamına geliyor. Kullanıcılar yapay zekayı kullanılması gereken bir araç olarak değil de arkadaş olarak görüyor ve yakınlık kuruyolar. Veri paylaşımı sonrasında YZ teknolojisinin kapasitesi ve teknolojinin bireyler üzerindeki etkisi ve bireyleri yönlendirme ihtimali de doğal olarak artıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında New York’ta bir gencin Chatgbt ile sohbeti sonrası diyaloglardan etkilenerek annesini öldürüp intihar etmesi yapay zeka tarihindeki ilk cinayet olarak kayıtlara geçti. Mahrem ne kadar veri YZ teknolojisi ile paylaşılırsa teknolojinin bireyler üzerindeki hakimiyeti o derece artacak. İnsanlar genellikle YZ teknolojisinin olumsuz yanını sadece çalışma hayatına yönelik “işimizi kaybedeceğiz” olarak ele alıyorlar ancak bu kadar kişisel verilerle donatılmış yapay zeka ile insanlık “özgürlüğünü” kaybedecek.

Yüz tanıma, kişisel veri toplama ve algoritmaların karar verme süreçlerine dahil olması giderek yaygınlaşıyor. Günümüzde bile kişisel verilerin gizliliği konusunda ciddi endişeler bulunduğunu göz önünde bulundurursak gelecekte yapay zeka destekli gözetim ortamında bireyleri korumak için nasıl önlemler alınmalı?

Her konuda olduğu gibi YZ teknoloji konusunda da hukuka ihtiyacımız olduğu oldukça açık. “Yapay Zeka Hukuku” ile bireylerin her anlamda güvenliğini sağlayacak düzenlemelerin dünyanın her yerinde yaygınlaşması gerekiyor. AB Yapay Zeka Yasası ve ABD eyaletlerindeki yapay zeka ile ilgili düzenlemeler de bireyleri korumak için önemli adımlar. Yapay zeka alanında hukuki çalışmalar ilerlerken yapay zeka okuryazarlığının da gelişmesi, bireylerin yapay zekayı araç olarak görmesi gerekiyor. Teknoloji kullanımındaki ölçü, YZ’nin hayatımızı olumlu veya olumsuz anlamdaki etkisini belirleyecek.

-BİTTİ-

Dr. Öğretim Üyesi Uğur Arslan

Dr. Uğur Arslan yapay zeka
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber