Erkan Akpınar: Böyle bir binada oturur musunuz?

KOÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Erkan Akpınar, inşaat mühendisliği eğitimi konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.

Erkan Akpınar: Böyle bir binada oturur musunuz?

ÖZEL HABER - MELİH CAN ŞENOL

Akademik Bakış adlı röportaj serimizin konuğu olan Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Dr. Erkan Akpınar, mühendislik alanında okul eğitiminin yanında, sürekli bireysel öğrenme ve mesleki bilginin önemine dikkat çekti. Akpınar, tüm dünyada olduğu gibi üniversite diplomasının, asıl olarak temel bilgi ve yeterliliğin kanıtı olduğunu, bu sebeple alt branşlarda, detaylarda gelişimi ve uzmanlığı ortaya çıkartan yetkin ve profesyonel mühendislik sınavlarının uygulanması gerektiğini belirtti. Akpınar, “gün geçtikçe yenilenen ve artan bilgi karşısında 4 senelik üniversite eğitimi ve diploması, tüm dünyada olduğu gibi bizde de artık yeterli ölçüt değil. Günümüzde hayat boyu aktif öğrenme kaçınılmaz bir gereklilik. Tıp eğitiminde olduğu gibi mühendislik lisans eğitiminin de bir yıl uzatılması gerekli belki de… ya da belirli yetkiler için yüksek lisansın mecburi hale gelmesi. Tabi bu ve devamında konuşacağımız ifadelerin ve söylemlerin tümü benim şahsi görüşüm ve mecvut durumdan çıkarımlarım. Bunlar olsun olmasın, zorunlu olan bir şey varsa, o da yetkin/profesyonel mühendislik sınavının uygulanmasının gerekliliğidir” dedi.

"BELİRGİN HATALARIN YAPILMADIĞINI GÖRÜYORUZ"

Projelendirmeden uygulama aşamasına kadar inşaat süreçleri konusunda, Kocaeli’nin birçok bölgeye göre çok daha iyi bir konumda olduğunu belirten Akpınar, “Kocaeli’yi daha şanslı ve işlerin daha iyi ilerlediği bir şehir olarak niteleyebilirim. Maalesef ülkemizin bazı kentlerinde süreçlerin çok daha kötü olduğuna yönelik duyumlar alıyoruz. Kocaeli’de çoğunlukla, artık belirgin hataların yapılmadığını görüyoruz. Denetimin daha sık olması, mühendislerin daha bilinçli olması gibi gelişmelerle, inşaat faaliyetleri konusunda daha iyi bir konumda. Hatalar yok mu? Duyumlara göre yine var. Fakat geçmişe nazaran daha az düzeyde olduğu anlaşılıyor” dedi.

“BÖYLE BİR BİNADA OTURUR MUSUNUZ?”

Mühendislik eğitimi ve yeterlilikle ilgili konulara değinen Akpınar, “Ülkemizde projelendirmede yapılan en büyük hatalardan biri; bazı mühendislerin bilgisayar programlarının her şeyi doğru bir şekilde verdiğini zannetmesi. Bu programlar birer hesap makinası aslında. Ben işlemi yanlış yapıyorsam sonuç bununla uyumlu olarak yanlış çıkacaktır. Dolayısıyla mühendisin doğru ve yeterli bilgiyi almış olarak o makinanın başına geçmiş olması gerekiyor. Aksi durumda mühendislik, bilgisayar operatörlüğünden farklı bir şey olmaz. Bu programları kullanmayı, aklı başında olan herkese, ezbere öğretebilirsiniz. Fakat ne kadar doğru yapacak, seçtiği parametrelere doğru karar verip programa girebilecek mi, farklı bir durum karşısında nasıl bir seçim yapacak? Olası bir hatalı sonucu algılayabilecek mi? Bunları bilmeyen birinin yaptığı projede, böyle projelendirilmiş bir binada oturur musunuz? Bu konuda hali hazır durumun da sorgulanması ne yazık ki kaçınılmaz.

“BÜTÜN BİNALAR BİRBİRİNDEN FARKLIDIR”

Projeyi yapan mühendis, mezun olduktan sonra bir ofis açabiliyor ve bu programlardan birini satın alıyor. Başlıyor proje yapmaya. Fakat sadece temel bilgilere sahip mühendis, projelendirme yetkinliğine, bilgi birikimine ve tecrübesine sahip değilse sadece ezbere yapıyor. Şartlar değiştiği taktirde ne yapacağını bilmiyor. Üstelik bunu 10-20 yıl yapınca, ne yaptığına çok da hakim olmayan ama “tecrübeli” bir mühendis oluyor. Bu konu sadece projelendirme için değil, saha ve şantiye mühendisleri için de aynen geçerli malesef. İnsanlara bütün binalar aynıymış gibi görünse de bütün binalar birbirinden farklıdır. En başta mimarisi farklı. Bu da yük akışının, sistem davranışının farklılığını birlikte getiriyor.

YETKİN MÜHENDİSLİK

Öncelikle inşaatı yapacak mühendisin, doğru ve yeterli bilgiye sahip olup olmadığının ölçülmesi gerekiyor. Günümüzde bazı ülkelerde bunun ölçütü sadece üniversite diploması değil, Yetkin/Profesyonel Mühendislik Belgesi. Bu durum dünyanın pek çok bölgesinde böyle. Üniversiteden mezun olup “ben artık proje yapabilirim, sahada yetkili olabilirim” diyemiyorsunuz. Bizde de bu sınırlandı fakat yeterli düzeyde değil. Ancak sorun sadece yeni mezunların bilgisinin sorgulanması sorunu değil, genel ve herkese uygulanacak bir kriter getirilmesi. Elekten taş geçip dişiniz kırıldıktan sonra, ilk elediğiniz prinçten mi, son elediğiniz prinçten mi taşın kaçtığının bir önemi yok. Ayrıca bu yetkinlik sadece inşaat mühendislerinin konusu/sorunu değil, bina inşaatına dahil olan tüm sınıfların; mimarların, müteahhitlerin, jeoloji, jeofizik, makina, elektirik mühendislerinin ve dahi inşaat usta ve işçilerinin de dahil olduğu bir konu ve sorun.

MÜHENDİSLİKTE ALT BRANŞLAR

Bir diğer önemli konuda alt branşlar meselesi. Şu anda bizde, diploması olan her inşaat mühendisi, baraj da tünel de köprü de yapmaya yetkili, elindeki diploma sayesinde. Fakat olması gereken; mezun olduktan sonra belirli bir süre ilgili konuda çalışması, aktif eğitimi sürdürmesi, bilgi birikimini pratik tecrübeyle birlikte “doğru” bir biçimde arttırması ve yetkin mühendislik sınavına girerek bu yetkinliği tasdik ettirmesi. Bu sınavlar da bazı ülkelerde iki aşamalıdır. İlk aşaması temel mühendislik bilgisinin ölçüldüğü sınavdır. Bu sınavı geçen mühendis, ikinci aşama olarak, hangi alt branşta bilgi birikimini arttırıp geliştirdiyse o konudaki sınava girer. Bir mühendis bu sınavları geçtikten sonra yetkinliğini ispatlar ve proje yapabilir, şantiye şefi olabilir. Ancak sadece yetkinliğini ispat ettiği ilgili alt branşta. Yani, teşbişte hata olmaz, bina türü yapıların yetkinliğini aldıysa baraj tipi yapı projelendiremez, inşa edemez. Bu uygulama tıp alanında var fakat mühendislikte yok. Daha net bir örnek vermek gerekirse, uzman bir göz cerrahı, kalp ameliyatı yapmaya kalkmıyor veya hasta, beyin ameliyatı için ortopedi doktoruna gitmiyor.

“İSTİSNASIZ TÜM MÜHENDİSLER BU SINAVA GİRMELİ”

Mezun olan mühendis veya bu sınavdan geçemeyen mühendis, şantiyede saha mühendisi olarak çalışabilir. Proje ofisinde proje ekibinde çalışabilir. Yalnızca bu yetkin mühendislik sınavlarından geçerek o branşta yetkinliğini kanıtlamış mühendislerin imza ve karar yetkisi, söz hakkı olur. Tıpkı tıp mezunlarındaki pratisyen hekim, uzman hekim ayrımı gibi. Yetkin mühendislik konusunda bir çaba var fakat henüz bir sonuca ulaşılamadı. Bir dönem yetkin mühendislik tasarısı şekillendirildi ancak “20 yılın üstünde tecrübeye sahip olanlar bu sınava girmeden belge alır” benzeri bir madde yer alıyordu. Bence, sektörde imza atacak, sorumluluk alacak tüm inşaat mühendisleri, kamu, özel, akademi, istisnasız bu sınava girmeli. Ancak aynı yetkinlik sorgulaması ve izni, yukarıda sayılan mimar, müteahhit vd. branşların tümü için zorunlu hale gelmeli” şeklinde konuştu.

Muhabir: Eren DEMİRTÜRK
Erkan Akpınar Kocaeli Üniversitesi
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız