Erkan Akpınar: 1999 depremi Marmara’nın kalbine vurulan acı bir damgaydı!

Nokta TV ekranlarında yayınlanan Melih Can Şenol ile Akademi Noktası programına konuk olan Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Erkan Akpınar, kentsel dönüşüme duyulan ihtiyaca ve yıllar içerisinde değişen ve yenilenen deprem yönetmeliklerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR İHTİYAÇ”

Kentsel dönüşüme olan ihtiyacın özellikle 1999 Gölcük depreminden sonra gündeme geldiğine dikkat çeken Akpınar, “Kuşkusuz kentsel dönüşüm bir ihtiyaç. Çünkü deprem durumunda dayanım anlamında problem yaşayabilecek binaları yenilemek veya güçlendirmek zorundayız. Ülkemizde daha önce de büyük depremler olmuş olsa da böyle bir dönüşüme ihtiyaç olduğunun özellikle 1999 depremiyle farkına varıldı. Çünkü 1999 depremi Marmara’nın kalbine vurulan acı bir damgaydı” dedi.

DEPREM YÖNETMELİKLERİ

Türkiye’de yayınlanan deprem yönetmeliklerine ilişkin bilgi veren Akpınar, “Ülkemizde deprem yönetmeliklerinin çıktığı yıllar var. Örneğin 1975 yılında bir yönetmeliğimiz çıkıyor. Daha sonra 1998 yılında milat olacak nitelikte bir yönetmelik çıkıyor. Öncesine göre çok ciddi yenilikler getiren ve binaların çok daha sağlam olmasını sağlayacak nitelikte bir yönetmelik. Fakat 1999 yılında deprem oluyor. O zaman biraz yönetmeliğe dem vuruluyor fakat o tarihte şehirlerimizde o yönetmeliğe yönelik bina yoktu. Yani aslında 1999 depreminde yönetmelik test edilmiyor. Fakat birtakım iyileştirmeler yapılabilir mi diye çalışmalar yapılıyor ve 2007 yönetmeliği çıkıyor. 2007 yönetmeliğinin 1998 yönetmeliğine göre en büyük farkı mevcut binaların nasıl değerlendirileceğine yönelik bir bölümün gelmesidir. Daha sonra 2018 yılında yine çok büyük bir milat olan ve öncesine göre çok ciddi yenilikler ve katı kurallar getiren bir deprem yönetmeliği çıktı” ifadelerine yer verdi.

“2000’LERİN BAŞI BAZ ALINABİLECEK BİR TARİH”

Yıllar içinde değişen yönetmeliklere bağlı olarak baz alınan yönetmeliğe göre genel bir bakış açısıyla hareket edildiğini dile getiren Akpınar, “Genel olarak baktığımızda biz belli bir yıldan önce yapılan yapılara riskli gözüyle bakıyoruz. Bunun sebebi de yönetmeliklerin değişmesi. Tabi yönetmeliklerin sahada uygulanması var. Yani bugün yayınladınız hemen yarın uygulanmıyor. 3-5 sene gibi bir zaman alıyor. Bu maalesef bütün dünyada böyle. Dolayısıyla 2000’lerin başı bizim için baz alınabilecek bir tarih.

“ÇOK CİDDİ ÜRETİM SAFHALARI VAR”

Yani 2000 sonrası binalara daha iyi olduğu gözüyle bakabilir fakat bu 2000 sonrası yapılan binaların tümünün çok iyi olduğu anlamına da gelmiyor. Çünkü uygulama süreci var. Bu bir fabrikasyon üretim değil. Çok ciddi üretim safhaları var. Dolayısıyla her şey mükemmel de diyemeyiz her şey kötü de diyemeyiz. Fakat 2000’lerin öncesine göre çok daha iyi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.