Berkan Aslan

Ulusa sesleniş konuşması gibi bir video çekerek hem çalışma arkadaşlarına hem de ailesine teşekkürlerini sundu. Açıkçası videoyu izlerken çok duygulandım. 47 yıllık çalışma hayatımda çalışma arkadaşlarımla hep beraber holdingimizi dünya çapında önemli bir seviyeye getirmiş bulunuyoruz.

Başta Sakıp Sabancı olmak üzere Sabancı kardeşlere şükranlarımı sunuyorum. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanlığı, Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanlığı, ve Sakıp Sabancı Müzesi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine devam edeceğini de belirten Güler Sabancı , bildiğiniz üzere geçtiğimiz yıl dünyanın en prestijli iş dünyası dergisi Fortune tarafından “En Güçlü İş Kadınları Uluslararası Listesi”nde Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı 7. sırada yer almıştı.

Başarılı bir iş insanı olan Güler Sabancı’nın yerine halen yönetim kurulu üyesi olan Hayri Çulhacı’nın geleceği konuşuluyor.

Hayırdır birileri düğmeye bastı da haberimiz mi yok? 2016 yılı darbe girişiminden sonra pandemi, yangınlar, depremler, iç karışıklıklar, siyaset ile ilgili algı operasyonları, enflasyon, sokak hayvanları ve daha bir çok karışıklıkla gündemimiz sürekli meşgul.

Sanki birileri bizlerin rutin işlerimizi, görevlerimizi yapmamızı engelliyor. Dış güçler mi iç güçler mi bilmiyorum ama son yaşadığımız hadiseler hem bizlerin hemde ülkedeki tüm gençlerin canını fazlasıyla sıkmaya başladı. Ülkemizin gelişmesi için hiç bir adım atamıyoruz, her zaman söylediğim gibi çok çalışıp çok üretmemiz gerekiyor. Ama bizler sürekli aynı yerde sayıyoruz.

Ekonomi ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek’in uygulamalarını canı gönülden desteklerken son bir hafta içerisinde yaşadığımız Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye yönelik operasyonlar nedeniyle kasamızda biriken döviz rezervlerinin azalması biraz moralimizi bozdu.

Bu sabah saatlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göz altına alındığı haberiyle Türkiye’nin gündemi bir kez daha çalkalandı. Sabah 06:45 de evinden yaptığı açıklamada evine gelen polislerin kendisini gözaltına almaya geldiklerini dile getirdi. Emniyet Genel Müdürlüğünün kendisi ile birlikte 106 kişi hakkında gözaltı kararı aldığını açıklamıştı. Kent Uzlaşısı kapsamında başlatılan soruşturma da İBB basın danışmanı, Medya A.Ş. Yön. Kr. Başk. Murat Ongun ve daha bir çok kişinin göz altına alındığı bilgisinden sonra Türkiye’nin gündemi bir an da karıştı.

Türkiye’ yi ikiye bölen bu gelişmeler borsanın yanı sıra, döviz ve altın piyasasını da derinden etkiledi. Türkiye tarihinde ilk kez dolar 41-TL Euro ise 44-TL seviyesine ulaştı. CNBC’nin haberine göre döviz piyasasında yaşanan rekor yükselişlerin ardından Merkez Bankası, doların ve Euro'nun inmesini sağlamak üzere piyasaya müdahalede bulundu. Yaklaşık 5 ile 10 milyar dolar arasında döviz satışının gerçekleştiği söyleniyor.

Bu gelişmelerin hemen akabinde Türkiye’nin bir şehrinde belediye başkanları Ekrem İmamoğlu’na destek vermek amacıyla bir araya geldi. Halen Vatan Emniyet Müdürlüğünde sorgusu devam eden İmamoğlu’nun akıbeti bilinmiyor. İstanbul Valiliği 4 gün boyunca İstanbul’da eylem ve sokak yürüyüşlerini iptal etti. Olayların büyümemesi ve halkın sokağa çıkmaması için böyle bir karar alındı.

Dünya değişiyor ve bizlerde bu değişimin içerisinde buluyoruz kendimizi. Hayat şartları, stres, ekonomik güçlükler, aldatmalar, sosyal medya, psikolojik buhranlar, örf ve adetler derken, eşlerin ve ailelerin birbiriyle olan problemlerinden dolayı evlilikler son buluyor. Günümüz koşullarında ekonomik zorluklar yüzünden evlilik hayalleri sadece hayalde kalıyor.

Sosyal medyanın son yıllarda boşanma nedenlerinden biri olduğunu biliyor muydunuz. Kişilerin ailelerine ayırmaları gereken zamanı sosyal medyada flörtleşerek geçirmeleri de ayrı bir boşanma nedeni. 2024 Yılı TÜİK verilerine göre evlenen her üç kişiden bir birey boşanıyor.

Bakınız 2024 yılında toplam 568 bin 395 kişi evlenmiş. Bunun yanı sıra 2024 yılında boşanan çift sayısı ise 187 bin 343 kişi. Yani hemen hemen her üç kişiden biri boşanmış.

Gün geçmiyor ki, şaşırtıcı olaylarla güne başlamayalım. Geçtiğimiz aylarda bir çok ünlünün içerisinde bulunduğu yasa dışı sanal bahis operasyonunda Türkiye’nin yakından tanıdığı bir çok ünlü isim gözaltına alınarak, serbest bırakılmıştı. İddialara göre çok büyük kara para aklanmaya çalışılmış, ve ünlülerinde bu anlamda isimleri geçmişti. Yasa dışı sanal bahis firmalarının reklamını yapmak ve yaymak suçundan işlem yapılan ünlülerin ifadesi çok masumaneydi.

Her biri işin ciddiyetinden habersiz olduklarını ve kanunlara aykırı bir çalışma yürütmediklerini söylemişlerdi. Türkiye’ de yüzbinlerce insanın sanal kumar oynayarak bu sektöre milyarlarca dolar akıttığını biliyoruz artık. Özellikle gençler cep telefonlarında sürekli bahis sitesi uygulamalarına girerek kredi kartları aracılığıyla bu sektöre büyük katkı sağlıyorlar. Bu sitelerin bilinilirliğini sağlamak amacıyla da ünlüleri kullanan şebeke amacına çok kolay bir şekilde ulaşmış görünüyor.

Kısa yoldan zengin olma hayalleri kuran insanların kumar oynadığı ve çoğu zamanda ciddi paralar kaybettiği bu illet kimi zaman çok üzücü sonuçlara varabiliyor.

Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarının ve taşeronlarının yer aldığı şehrimiz her geçen gün üretim kapasitesinin artması ve bulunduğu lokasyon dolayısıyla sanayii şehri olarak anılmakta.

İstanbul’un hemen yanı başında bulunuyor olması ve bunca sanayii kuruluşunu bünyesinde bulunduruyor olması nedeniyle hava kirliliği bakımından gün geçtikçe gri bir şehir olma yolunda ilerliyor.

Sanayii ve kentsel yerleşimin iç içe bulunduğu Kocaeli doğal güzellikleri ve dört mevsimi bir arada yaşayabileceğimiz bir şehir. Son yıllarda özellikle pandemi sonrasında 80 ilden yoğun bir göç alan şehrimiz kozmopolit şehirler arasında bulunuyor.

Yıl 2025. Bilişim çağı, herkes deli gibi çalışıyor. Uzaya giden astronotlar, insansız hava araçları, çalışan robotlar, elektrikli araçlar, akıllı bina teknolojileri, yapay zeka, deepfake sorunsalı, evde beslenen hayvanlar derken büyük bir değişim içerisine girmişiz. Daha çok kazanma hırsı, sosyal medyanın görsel tuzak ağına kapılıp gidiyoruz. Ve her geçen gün yalnızlaşıyoruz. Sosyal medyada gördüğümüz arkadaşlarımızla yazışıyor, beğeniyor ve takipleşiyoruz. Eskisi gibi görüşmeler bitti. Oturup kahve içmeler , bir kahvenin kırk yıl hatrı vardır cümlesinin değerini yaşayamadan sanal sohbetler arttı.

Doğum günü, sünnet, nişan, düğün, taziyelere artık katılamaz olduk. Her bir cemiyet organizasyonuna sadece mesaj yazarak katılır olduk. Farkında mısınız ama git gide yalnızlaşır olduk.

Her şeyi tek başımıza yapma istedi, her bir duyguyu tek başımıza yaşama arzusu ile hareket eder olduk. Kadınlarımız eril enerjiye büründü. Erkeklerde dişil enerjiye.

Türkiye’nin İhaları ve Sihaları ile tanınan savunma sanayi üreticisi BAYKAR ile Avrupanın en büyük savunma sanayi üreticisi İtalyan LEONARDO ortak projeye imza atarak, insansız teknoloji üretiminde dikkatleri üzerlerine topladı.

Leonardo şirketinin Üst Düzey Yöneticisi (CEO) Roberto Cingolani ile Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, insansız teknoloji üretiminde ortaklık anlaşmasına imza attı.

Cingolani ile Bayraktar daha sonra Roma Yabancı Basın Derneği'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Zorlu Holding yönetimi birbirine girdi. Ceolar arasında ipler gerildi.

Zorlu Holding Ceo’su Cem Köksal ile Vestel’in Ceo’su Ergün Güler Ramazan ayı mesajı yüzünden şirket içi mail yazışması nedeniyle tüm şirket çalışanlarının görebileceği şekilde birbirleriyle yazışarak sosyal medyaya düştüler.

Vestel’in bağlı bulunduğu Zorlu Holding Ceo’su Cem Köksal, Ergün Güler’in çalışanlarına göndermiş olduğu Ramazan özel kutlaması mesajında Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var.

Son bir kaç ay içerisinde siyaset kaynayan kazan gibi fokurduyor. Kimin ne zaman şafak operasyonuyla soruşturma kapsamında emniyete götürüleceği, kimin hakkında tutuklama kararıyla adliyeye sevk edileceği belli değil. Bir hafta önce bir ay önce bir sene önce hatta on sene önce yazdıklarınız, çizdikleriniz, söyledikleriniz, hatta yorumlarınız yüzünden başınız belaya girebilir.

Gündemde konuşulacak çok şey var fakat hiçbir şey konuşamıyor yazamıyor ve yorumlayamıyoruz. Bu nedenle de köşe yazarlarının şu an ki menüsü çok zayıf. Her şey çok sıkıcı, Dünya gündemi ve Türkiye gündemini sosyal medyadan daha sağlıklı takip eder olduk.

Televizyon ve gazete gibi basın organları üzerinden net bilgi alamadığımız için Youtube, Twitter ve X platformlarında ki paylaşımlar son bir ayda izlenme rekorları kırdı.

Sosyo kültürel değişim ile artık hepimiz uçan kuş misali sabah Türkiye’de iken birkaç saat sonra Mısır’da olabiliyoruz. Ekonomik gücü elinde tutan bireyler neredeyse her ay farklı bir ülkede tatil yapma fırsatı bulabiliyor.

Dünyanın dört bir yanında keşfedilmeyi bekleyen tarih, kültür ve eğlence tatilleri bizleri bekliyor. Hem uygun fiyata hem de zahmetsiz yani vizesiz gidip gelebileceğimiz ülkeleri isterseniz yakından tanıyalım.

Son zamanlarda Mısır / Sherm El Sheikh listenin başında yer alıyor. Sadece tatil çantanızı ve pasaportunuzu yanınıza alıp gidebileceğiniz onlarca ülke bulunuyor.

Haftalardır beklenen kar yağışı yurdumuzda etkisini göstermeye başladı. Çok uzun zamandır bekliyorduk seni hoş geldin sefa geldin.

Bildiğiniz üzere kar berekettir, yer altı su kaynaklarını besler. Yer yüzündeki kirliliği mikrobu öldürür. Psikolojiyi düzeltir, havayı temizler. Bitkilerin ve toprağın alması gereken potasyum, kalsiyum, ve demir gibi mineralleri serbest bırakır. Karın yağması havanın aşırı derecede donmasını engeller havayı yumuşatır.

En önemli özelliği ise insanlar üzerindeki pozitif etkisi. Yaşadığımız onca olumsuzluklara rağmen, karın yağmasıyla gönül gözümüz açılır. Ruhumuz nefes alır. Hayatın tüm kirlilikleri bir anda bembeyaza bürünür ve her şey bembeyaz olur.

Tüsiad yani Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği YİK (Yüksek İstişare Kurulu) Başkanı Ömer Aras‘ın ve TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın yaptığı açıklamalar gündeme bomba gibi düştü.

Tüsiad’ın çatısı altında 4500 şirket bulunuyor. Tüm meslek gruplarından 4500 şirketin yer aldığı TÜSİAD bugün Türkiye’nin en büyük STK yani Sivil Toplum Kuruluşları arasında yer alıyor.

Peki TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Başkanının son konuşmalarında neler söylenmişti hatırlayalım.

Hayatımızın önemli bir noktasına yerleştirdiğimiz ORGANİK ve DOĞAL kavramları özellikle son yıllarda moda oldu. Süper marketlerde ve organik marketlerde sıkça karşımıza çıkan, sosyal medya hesaplarında satışları yapılan gıdaları hemen hemen her gün görüyoruz ve tüketiyoruz.

Peki gerçekten de satın aldığımız her gün reklamlarını izlediğimiz bu ürünler doğal ve organik mi ? Yüzlerce hatta binlerce Türk Lirası ödeme yaptığımız ürünleri isterseniz hep beraber masaya yatıralım.

* Organik Bal

Kocaeli ve İstanbul’da yaşayan, son yıllarda tahminleri ve söylemleriyle gündeme oturan ve adından sıkça söz ettiren ünlü astrolog Hilal Saraç Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçimi kimin kazanacağı, 6 Şubat depreminde depremlerle ilgili tahminler yürüten, ve son olarak ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli hakkında ki söylemleri neticesinde ifadesi alınan ve hemen akabinde tutuklanan Astrolog Hilal Saraç şu an cezaevinde yatıyor.

6 Şubat depreminde bir çok tahmininin ardından fenomen olan astrolog ‘’Bence Devlet Bahçeli akciğerlerine baktırsın. Ben de ülkenin en iyi Medikal Astroloğuysam ki öyleyim. Kendisinin çok ciddi akciğer sorunu ve nefes darlığı var. Çok büyük sağlık sorunları var. Saklarsanız saklayın amannnn ben var diyorsam vardır. VIP kata almışlar bu arada başında seferber olmuşlar." şeklinde açıklamada bulunmuştu.

Peş peşe yaptığı paylaşımların sonuncusu ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik isim vermeden “Valla seçimi görmez. Seçimde erken olacak zaten. Neyse kim olduğunu yazacak kadar cesur değilim ama siz anlayacak kadar zekisiniz bence” mesajını paylaştı.

Küllerinden yeniden doğan Donald Trump daha da güçlenerek, hırslanarak başkanlık koltuğuna oturdu. ABD’ nin yeni seçimlerinde açık ara farkla yeniden Başkan olan Trump, ökesine ve hırslarına yenik düşecek gibi görünüyor.

Daha önce hakkında mahkeme kararı ile dolandırıcılık, seçime fesat karıştırma, vergi kaçırma gibi bir çok dava açılan Trump, başkan seçildikten sonra kendisini yargılayan, ceza veren ve iftira atan kişilerle hesaplaşacağını söylemişti. Seçim öncesinde İsrail lobisinin kendisini destekleyen hem maddi hem de manevi destek alan gizli isimlere şimdi borcunu ödeme zamanı geldi.

Dün itibariyle fevkalade saçmalayan ve dünyanın gözünün içine baka baka söylediği cümleler herkesi şaşırttı. Bir insanın, ABD başkanının bu şekilde açıklama yapıyor olması herkesi hayretler içerisine düşürdü.

Yenidoğan çetesi liderlerinden biri olan kansız, dün cezaevinde intihar etti. Onlarca belki de yüzlerce bebeğin ölümüne , sakat kalmasına neden olan Yenidoğan Çetesi davasında iki numaralı isim olarak bilinen Doktor İlker Gönen, 582 yıla kadar hapis istemiyle Antalya’da cezaevinde tutuklu bulunan İlker Gönen bileklerini keserek intihar etti.

Valla artık intihar mı etti, yoksa intihar süsü mü verildi bilmiyorum ama hak ettiği sonu yaşamış oldu. Allah kimsenin ahını kimsede bırakmıyor. Onca bebeğin ölümüne kasten neden olacaksın , keza o kadar anne babanın acısını, vebalini çekeceksin sonrada milyonlarca dolar para ile yaşamaya devam edeceksin. Anne babaların ahı yakanızı bırakmayacak. Her biriniz elbet bir gün bu dünyada olmasa bile ahirette cezanızı çekeceksiniz.

Hastanelerin Yenidoğan Ünitelerinin işletmelerini alarak, hastaneye kar payı vererek onlarca çocuğu sağlıklı olmasına rağmen hijyenik olmayan ünitelerde ve işin uzmanı olmayan sağlık çalışanları ile günlerce oyalayan bu mahlukatların Allah bin türlü belasını versin. Sizler nasıl varlıklarsınız. Hiç mi vicdanınız sızlamadı, nasıl bir para hırsıdır ki kalp gözünüz kapandı. Çok acil olarak Türkiye’de hukuk sisteminin baştan sona değiştirilmesi gerekiyor. Her bir sağlık kurumu en az üç farklı denetim ve gözetleme birimi tarafından denetlenmeli ve Sağlık Bakanlığı ile Cimer’e yapılan şikayetler gözden geçirilmeli. Benim vergilerimle , sizlerin vergileriyle bu tür mahlukatlar cezaevlerinde beslenilmemeli. Tecavüzcüler, katiller, uyuşturucu satıcıları, dolandırıcılar, hayvanlara işkence edenler, kısacası soluduğu her bir nefesin haram olduğu mahlukatların her birinin intihar ettiği günleri görmek dileğiyle.

Özellikle son bir ay içerisinde sosyal medyadan veya yazılı, sözlü basın yayın organlarından üçüncü şahıslara karşı hakaret, iftira ve yalan beyanda bulunmanın cezası her geçen gün artmaya devam ediyor.

Gazetecilere ve siyasetçilere karşı uygulanan cezaları hepimiz yakından izliyor , gelişmeleri an be an takip ediyoruz. Tanınmış kişiler, siyasetçiler, iş insanları ile Sayın Cumhurbaşkanına karşı yapılan eleştiriler ve hakaretlerden dolayı emniyet genel müdürlüğü ile siber suçlarla mücadele birimi 7/24 teyakkuzda. Gazetecilerden , siyasetçilere , belediye başkanlarından , sanatçılara kadar her bir kesimin ifadesi alınarak tutuklanması gündemimize bomba gibi düştü. Zafer Partisi genel başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın tutuklanması, gazetecilerin kişisel verileri koruma kanununa muhalefetten ifadeye çağrılmaları, sanatçıların / menajerlerin siyasi ve terör propagandası yapması gibi bir çok nedene bağlı tutuklanıyor olması halk arasında bir nebze korkuya sebebiyet verdi.

Özellikle şu günlerde çok dikkatli olun. Siz siz olun, herhangi bir vatandaşa, siyasi lidere, iş insanlarına sosyal medya üzerinden hakaret etmeyin, yazılı olarak küfür veya aşağılayıcı cümle kurmayın. Hepimizin dostu ve düşmanları var. Olurda bir şekilde birileri sizleri savcılığa şikayet edebilir, hakkınızda dava açabilir.

Geçtiğimiz gün Bolu Kartalkaya’da bir otelde çıkan yangında 78 canımızı toprağa gömmüştük. Üzerinden bir kaç gün geçmesine rağmen halen soruşturma devam ediyor ve herkes suçu birbirine atıyor. Kimse suçlamaları kabul etmiyor. Belediye Turizm Bakanlığını, Turizm Bakanlığı Belediyeyi suçluyor. Bu arada isg ve itfaiye ekipleri de zan altında tutuluyor.

Anlıyorum, tabii ki kimse bu büyük felaketin suçunu üstlenmek istemeyecek. Çünkü 78 can gitti, hem de boş yere, her bir canın arkasında aileleri ve doğal olarak avukatları bulunuyor. Siz zannediyor musunuz ki bu olay hemen üstü kapatılacak, saçma sapan bahanelerle ört bas edilecek. Maddi manevi tazminat davaları açılacak. Her bir hayatını kaybeden vatandaşın hakkı aranılacak. YÜZMİLYONLARCA TAZMİNAT ortaya çıkacak. Kimse bu çıkacak olan tazminatın altında ezilmek istemeyecek. Durum çok vahim. Cidden hem vahim hem de üzücü. Ayrıca suçlular çok ciddi yargılanacak. Onlarca yıl ceza alacaklar.

Otelin sahibi, ortakları, itfaiye, belediye, Turizm Bakanlığı, İl Özel İdaresi, sigorta şirketi herkes ama herkes bu acı tablodan sorumlu. Beni hatta bizleri en çok üzen konu ise, vatandaşların hiç bir kuruma açıklamalarından dolayı güvenmemesi. Herkes kendini savunuyor. Kimse suçlamaları kabul etmiyor, etmeyecekte. Bu kadar büyük tazminatları kimse göze alamaz. Bakalım zaman ne gösterecek, kim suçlu kim masum gösterilecek. Aaaa bu arada bu üzücü tablo sonucunda kimse istifa etmedi. Herkes görevinde mesleğini icra ediyor. Ayrıca şimdi gözler diğer kayak otellerine çevrildi. Acaba diğer otellerin önlemleri yeterli mi ?

Bolu Grand Kartal Otel’de gece 03:30‘ da çıkan yangında toplam 76 otel misafiri hayatını kaybetti. Halen 51 yaralı hastanelerde tedavi görürken her geçen dakika ölü sayısının artmasından korkuluyor.

Gece 03:30 saatlerinde Bolu kayak merkezinde bulunan Grand Kartal Otelde 238 kayıtlı otel misafiri bulunuyordu. Otelin restoran kısmında çıkan yangın, gece saatlerinde herkesin uyuduğu bir anda meydana geldi. Yetkili mercilerce görevlendirilen 5 uzman bilir kişi ve Bolu Cumhuriyet savcılığı titizlikle süreci yönetiyorlar.

İlk dakikadan itibaren olaya dahil olan itfaiye ve AFAD yetkilileri elinden geldiği kadarıyla olaya hızlı bir şekilde müdahale etti. Fakat 76 vatandaşın ölmesine engel olamadı.

Kanal istanbul projesi 2011 yılında, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘ÇILGIN PROJE’ olarak adlandırdığı ve Türkiye’de çok büyük tepki çeken devasa büyük bir projeydi.

Projenin amacı ise İstanbul’u Karadeniz üzerinden Marmara Denizi'ne bağlamaktı. Bu proje bugüne kadar Türkiye’nin tarihindeki en büyük projelerinden bir tanesi. Projenin amacı mevcut boğazlardan geçen tehlikeli taşımacılık yapan gemilerin bu kanaldan daha güvenli ve daha rahat geçmelerini sağlamak. Toplam uzunluğu 47 km, su yüzeyindeki genişliği 100 metre, derinliği ise 25 metre olacak olan kanalın en büyük özelliği ise geçiş trafiğini rahatlatmak ve tehlikesini azaltmak.

020 yılında ihalesi gerçekleştirilen proje, itirazlar sonucunda açılan davaya istinaden 2024 yılında İstanbul 11. İdari mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Üzerinde çok fazla durulmuş ve sivil toplum kuruluşları ile siyasi partilerden çok fazla tepki almıştı. Gerek fiziki gerekse teknik açıdan sakıncalı bulunan KANAL İSTANBUL PROJESİ tekrar gündeme yerleşti. Özellikle son bir hafta içerisinde sosyal medyada bol bol videoları ve fotoğrafları paylaşılmaya başlandı. Projenin köprü ayaklarının inşaası tüm hızıyla devam ediyor. Şu ana dek hiç bir siyasi liderden bu konuyla ilgili bir yorum, bir itiraz gelmedi. Ülkemizin menfaatine gelişecek tüm projeleri onaylıyor, aleyhinde gelişecek tüm projeleri eleştiriyor ve itiraz ediyoruz.

Lise öğrencisi genç, yanında taşıdığı bıçakla, okulda bir kadın öğretmeni boğazından keserek yaraladı. İstanbul’da lisede okuyan 16 yaşındaki genç psikolojik sorunlar yaşadığı dönemde, yine okulda bulunan müdür yardımcısı bir kadın öğretmeni, devamsızlık yaptığı ve devamsızlıklarını silmediği gerekçesiyle boğazını kesti.

Aslında o gün hedefinde ki kişi yine aynı lisede okuduğu kız öğrencilerden biriydi. Takıntılı olduğu kız öğrenciye bir gün öncesinde mesaj atmış ve sana hediye aldım, yarın başımın ağırmayacağı bir yere gideriz, sana hediyeyi veririm demiş. Ertesi gün ise kız öğrenci sabah uyuyakaldığı için okula gidememiş ve cinayete kurban gitmekten son anda kurtulmuş. İfadesinde, o kız gelseydi, yangın merdivenlerine götürecektim, orada istediği kadar bağırıp çağırsın nasıl olsa kimse duymayacak, önce çekiçle bayıltıp bıçaklayacaktım sonrada parçalara ayıracaktım, şeklinde açıklamada bulundu. Kız öğrencinin ailesi ise eğer sabah kızım uyanmış olsaydı bugün kendisinin cenazesi ile karşılaşacaktık dedi.

Maalesef ki gençlerimizin hepsi sahipsiz, anneler ve babalar çok yoğun çalışıyorlar ve çocuklarına gereken ilgiyi gösteremiyorlar. Sosyal medyanın gücü, gereksiz ve abartılı diziler, sanal bahis ve kumar oyunları, uyuşturucu madde kullanımı, gelecek kaygısı, dizi ve filmlerdeki kötü rol modeller derken bir de bakmışız ki herkes bu durumdan çok kolay bir şekilde etkileniyor. Elimizdeki genç yetenekleri ve potansiyelleri daha verimli nasıl değerlendirebiliriz, daha fazla iş gücü nasıl elde edebilirizi düşünüp tasarlamalıyız.

Amerika 7 Ocak tarihinde asrın felaketini yaşadı. Tam olarak nereden çıktığı belli olmayan bir yangın sonucu Los Angeles şehrindeki tüm yapılar yangın sonucunda kullanılamaz hale geldi. Atom bombası atılmış gibi bir etki yaratan bu yangında sağlam kalan tek bir yapı kalmadı.

180 bin kişi bölgeden tahliye edilerek olası kötü senaryonun önüne geçildi. Finans uzmanlarının açıklamalarına göre 150 milyar dolarlık bir zarardan bahsediliyor. Büyük ekonomik kayıplara yol açan bu yangın şehri resmen yok etti. Dünyanın en ünlü iş insanlarının ve magazin dünyasının önde gelen isimlerinin malikaneleri ve villalarının bulunduğu bölgedeki tüm yapılar yok oldu.

Son yıllarda küresel ısınma ile bir çok ülke büyük tehlike altında. Uzun bir süre kurak kalan California‘da nem oranı düşük ve yağış yok. Böylesine bir durumda ise kuruyan yeşil alanlar yangına davetiye çıkarıyor. 7 Ocak’da meydana gelen yangında bügüne kadar 11 kişinin öldüğü ve çok sayıda yaralının olduğu öğrenildi. Bunun yanı sıra yine binlerce canlı telef oldu. Amerikanın ulusal kanallarından edindiğimiz bilgiye istinaden yangın ile ilgili çok sayıda spekülasyon üzerinde duruluyor. Yangının çıkış nedeninin su tesisatlarının yetersiz olması, su depolarında suyun olmaması ve kurak nemsiz havanın yangına sebebiyet vermesi gibi nedenler gösteriliyor. Vatandaşlar yangına müdahalede hükümetin zayıf kaldığını ve yeterli sayıda itfaiye araçlarının ve personellerinin sayılarının az olmasını neden gösteriyor. Asıl büyük iddia ise gökyüzünde meydana gelen renk ışınlarının yangına sebebiyet verdiği yönündeki iddialar.

HER TÜRK ASKER DOĞAR sloganı sanırım artık özelliğini yitirdi. Askerdeyken eğitimlerde hep bir ağızdan bu cümleyi gücümüz yettiğince bağırarak söyler sonra kendimizi gaza getirirdik. Tüylerimiz diken diken olur, ve erkek olmanın , yaradılışımız gereği askere gitmenin ne kadar değerli olduğunu anlardık.

Annelerimiz ve babalarımızdan duyduğumuz kadarıyla, bundan yıllar yıllar önce kız istemeye gidilince kız tarafının ilk sorduğu soru askerliğinizi yaptınız mı sorusu olurmuş. Askerliğini yapmayana o yıllarda aileler kız vermezlermiş. Şimdi ise olay biraz daha değişik bir boytutta.

Daha önceki yıllarda kısa dönem askerliği çıkararak üniversite mezunlarının yaranlanabildiği ve 6 ay askerliğin yapılabildiği dönemlerin yanı sıra şimdi bir de İlgili kanunu incelediğimizde bedelli askerlik süresinin toplamda 32 gün sürdüğünü görmekteyiz. Ancak bu sürenin 2 günü gidiş geliş birer gün olacak şekilde yol izni olarak geçmektedir. Yine bununla birlikte 2 günü de kanuni izin verilmekte ve toplamda kişiler 28 günlük bir temel eğitime tabi tutulmaktadırlar.