Veli-Der eğitimde yıl sonu raporunu paylaştı
2022-2023 eğitim öğretim döneminin sona ermesinin ardından Veli-Der Kocaeli Şubesi de yılsonu raporunu yayımladı. Raporda, eğitimde yaşanan sorunların ülkemiz tarihinde görülmemiş boyuta ulaştığı ifade edildi.
Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Kocaeli Şubesi 2022-2023 eğitim öğretim yılının sona ermesi ile birlikte kamuoyu ile yıl sonu raporunu paylaştı. Veli-Der Şube Başkanı Ayşe Irmak yaptığı açıklamada, "Eğitimde yaşanan sorunlar ülkemiz tarihinde görülmemiş boyuta ulaşmış durumdadır. Çocuklar açlıkla yoksullukla baş başa bırakıldı. Ücretsiz okul yemeğinin yalnızca okul öncesi eğitim ve taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerin devam ettiği pansiyonlu okullarda dağıtılacağı açıklaması çocukların yaşadığı gıdaya ulaşım sorununda bir algı yaratmanın ötesine geçmemekte ve yaşanılan beslenme sorununa çözüm olmaktan son derece uzaktır. Yoksulluğun, zamların artışı ile beraber en az iki çocuğumuzdan biri açlığı, yoksulluğu yaşıyor. Okullarda yetersiz ve dengesiz beslenme sorunu kadar önemli bir sorun olan sağlıklı içme suyuna erişimdir. Tüm okullarda, üniversitelerde tüm öğrenciler için ücretsiz yemek ücretsiz sağlıklı içme suyu uygulaması başlatılmalıdır. Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan tüm çocuklara her ay düzenli maddi eğitim desteği verilmelidir.
'KİTLESEL OKUL TERKİ DURDURULMALI'
MEB’in TBMM’de açıkladığı verilere göre; ilkokulda 11 bin 654 öğrenci, ortaokulda 28 bin 421 öğrenci, lisede 240 bin 668 öğrenci örgün eğitim dışına çıkmıştır. Asıl gerçek ise çok daha vahimdir. Yoksulluğun derinleştiği her gün kitlesel okul terki yaşanmaktadır. Açık öğretim ortaokul ve liselerindeki öğrenci sayısı 1 milyon 738 bin 198 ile zirveye ulaştı. Mesleki Eğitim Merkezlerine yönlendirilen ilköğretim okulu mezunu öğrenciler, çocuk işçi denecek yaşta haftada bir gün okul diğer günler işyerinde çalışarak fiilen örgün eğitim dışına çıkmış olup sayıları bir yıl içinde 1 milyon 405 bine ulaşmıştır.
'TEŞVİKE SON VERİLSİN'
MESEM uygulamasına ve özel meslek liselerine verilen teşvike son verilmeli, kamu kaynaklarından ayrılan bu bütçe açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan ailelerin çocuklarına eğitim desteği/bursu olarak verilmelidir. Eğitime yeterli bütçe ayrılmalıdır. 2022’de MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı yüzde 10,79 olarak hesaplanırken, 2023 bütçesi mali bütçe kanun teklifi ile bu oran yüzde 9,64’e geriledi. Bütçedeki bu rakamlar ne olanakların daralması, ne de seçeneksizliktir, bir tercihtir. Ve bu tercih çocuklarımızın kamusal eğitim hakkından yana değildir.
'OKULLARDA DEPREMLE İLGİLİ ÖNLEMLER ALINMALIDIR'
10 büyük şehrimizde yıkılıp yapılmayan okul sayısı 234 tür. Bu okulların ihaleleri ödenek yokluğu gerekçesiyle iptal edilmiştir; ancak diğer taraftan MESEM’lerde ve özel meslek lisesi sahiplerine teşvik adı altında milyonlarca lira, Maarif Vakfı’na ise 2023 yılında 3,5 milyar TL kaynak öngörüldüğü MEB Denklik Yönetmeliği’nde yer alan değişiklikle açıklanmıştır. Okullarda depremle ilgili önlemler bir an önce alınmalı, deprem riski nedeniyle yıkım kararı verilen okullarda güçlendirme değil yıkım kararı uygulanmalıdır.
'ÖĞRENCİLER VE ÖĞRETMENLER SORUNLARLA BAŞ BAŞA BIRAKILDI'
Depremin yaşandığı ilk saatlerde enkazlardan yaşamların kurtarılmaya çalışıldığı dakikalarda dahi MEB’in gündemi sınavlar oldu. Salgında, depremde çocukların yaşamları, acıları pahasına sınavlardan vazgeçilmedi. Sınavlar iptal edilmedi. Evi yıkılan, hasarlı olan, barınma sorunu ve deprem travması yaşayan yüzlerce eğitim emekçisi varken deprem bölgesindeki eğitim emekçilerine koşulsuz tayin hakkı deprem bölgesinde kalan tüm eğitim emekçilerine idari izin hakkı verilmesi, acilen öğretmen atamalarının yapılması tartışılmaz atılacak ilk adımlar olmasına rağmen öğrencilerin acıları, kayıpları nasıl görünmez kılındıysa eğitim emekçilerinin yaşadığı yıkımlar da görünmez kılındı.
'ÇEDES VE TÜM PROTOKOLLER İPTAL EDİLSİN'
Protokoller ve iş birlikleri adı altında tüm eğitim kurumları 'iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılamak' ifadesiyle sermayenin ve cemaatlerin, tarikatların ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuşatması altına girdi. Okullarımızın, eğitimin dini yapılara teslim edilmesinin en ağır sonuçlarını yaşamamıza rağmen aynı uygulamalara devam edilmektedir. Çocuklarımızın kurslara, okul dışındaki mekanlar da katılımının önünü açan madde de çocuklarımızın kimlere, hangi yapılara teslim edileceği noktasında geçmişte yurt, vakıf, dernek vb isim altında çocuklara yaşatılmış istismarı bilen veliler olarak kaygılarımızı daha da artırmaktadır. Akdeniz Üniversitesi kampüsü KYK yurdunda manevi danışmanlık uygulamasının başlaması sonrasında art arda 3 intihar vakası yaşanmıştır. İntihar vakalarından sonra manevi danışmanlık uygulaması kaldırılmış aradan geçen 7 ay sonrasında ise tekrar başlatılmıştır. Söz konusu olan çocuklarımızın eğitim hakkı, yaşamları ve geleceğidir. ÇEDES ve tüm protokoller iptal edilmelidir” ifadelerine yer verildi.