Falyalı'nın sağ kolu Ünal öldürülmüştü! O isim yorumladı: Susurluk'u bile gölgede bırakacak rezalet
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) yasa dışı faaliyetlerin merkezinde olduğu ileri sürülen Halil Falya'nın mali işlerini yürüten Cemil Ünal suikast sonucu öldü. O isim olayı değerlendirdi: "Susurluk'u bile gölgede bırakacak rezalet"
Bugün Kıbrıs Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni Ayşemden Akın’a verdiği röportajda
Türkiye’deki bazı iktidar temsilcileri hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulunan Halil Falyalı’nın finans müdürü
Cemil Önal’ın, bu söyleşiden kısa süre sonra öldürülmesi, siyasi kulislerde büyük yankı uyandırdı.
CHP’nin Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, Cumhuriyet'ten Doğa Öztürk'e konuştu. Cemil Önal’ın Türkiye’de bir milletvekiliyle görüşüp bildiklerini anlatmaya hazırlandığı ve suikastın bu görüşmeden hemen önce gerçekleştiğini vurgulayan Namık Tan, şu ifadeleri kullandı:
“Kuzey Kıbrıs'ın ünlü maktul suç baronu Halil Falyalı'nın kara kutusu olduğu söylenen Cemil Önal'ın hayatına, sözde koruma altında olduğu Hollanda'da adeta infaz gibi bir cinayetle son verildi. Cinayetin görgü tanıkları ve olayın yaşandığı otel sahibinin aktardığına göre, bu suç taamüden ve göstere göstere işlenmiş. Hiç kuşku yok ki, Cemil Önal Halil Falyalı'dan başlayarak ucu Maksut Serim'e, Hakan Fidan'a ve belki de daha kıdemli kişilere kadar giden bir "kaset şantajı" skandalını ifşa ettiği için ölüm emri verilmiş. Bir başka kaygı verici durum da, Önal'ın iddialarını basına taşıyan KKTC'li gazeteci Ayşemden Akın'ın da ölüm tehditleri alması ve bu durumu KKTC makamlarına bildirdiğini ve gerekli önlemlerin alınmasını talep ettiğini sosyal medya hesabından duyurması. Biz olayın aydınlatılması kadar, Sayın Akın'ın can güvenliğinin gereğince sağlanması konusunu da Cumhuriyet Halk Partisi olarak dikkatle takip ediyoruz.”
Kimi haberlerde Cemil Önal'ın Türkiye'den bir milletvekiliyle görüşmek ve bildiklerini ona aktarmak için temaslarda bulunduğu, cinayetin tam da planlanan görüşmeden 2-3 gün evvel gerçekleştiğinin aktarıldığını anımsatan Tan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu yüzden, cinayetin zamanlaması akla ister istemez bu görüşmeyle ilgili olabileceği ihtimalini getiriyor. Bu konu, tüm kamuoyunu ilgilendirdiği için hem yargıya intikal etmeli, hem de TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bizim 29 Nisan Salı günü CHP olarak konunun derinlemesine araştırılması için TBMM'ye verdiğimiz araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Belli ki iktidar bu konunun bir an önce kapatılmasını ve kamuoyuna unutturulmasını istiyor.”
Tan, 3 Kasım 1996’da yaşanan Susurluk Skandalı’nı hatırlatarak şöyle konuştu:“1997'de Susurluk skandalının patlaması sonrası konu en azından yargıya intikal etmiş, TBMM'de de bir araştırma komisyonu kurulmuştu. Burada Susurluk'u bile gölgede bırakacak bir rezaletin karşısında demokrasilerin vazgeçilmezi olan ‘hesap verilebilirlik’ ilkesinin bu kadar çiğnenmesini kabul etmiyoruz. Bu korkunç iddialar açığa çıkana kadar da konunun peşini bırakmayacağız.”