İlk köşe yazımda güzel yorumlarını gerek gazetedeki yazımızın altına, gerek sosyal medya da gerek de özelden dönüp iletişim kurarak samimiyetini ileten herkese çok teşekkür ediyorum. Yaşayan bir köşe olmak istememdeki kastım buydu ve daha ilk yazıdan oraya doğru eviriliyor olmak çok mutlu etti beni.
Aldığım en anlamlı eleştiri, cümleleri çok uzun tutmam oldu galiba. Mesele uzun olunca cümlelere nokta koyası gelmiyor insanın. Farkına varmadan uzayıp gidiyor cümleler.
İlk köşe yazımda, 20. Yüzyılın basmakalıp yargıları ile 21. Yüzyılın yenidünya gencinin yargılanamayacağını, farklı organizasyonlarla piyasaya taşere edilmemesi gerektiğini söylemiştim. Karar verici yetişkinlerin bir zamanlar genç olduğunu unutmaması ve baktıkları açılardan kurtulup artık görmeye başlaması üzerinde durmuştuk.
PİYASAYA TAŞERE EDİLMEK İSTENEN GENÇ
Bugünün genci artık dünden daha fazla sosyal ve eve girdiklerinde bu sosyal etkileşim evin kapılarının dışında kalmıyor. Yatarken dahi başuçlarında her an dünyanın farklı noktasındaki herhangi biri veya toplulukla iletişim halinde. Bilgi fazlası ile ulaşılabilir. Sizin anlattıklarınızda kafalarına yatmayan soru işareti olan her şeyi anında aratıp okuyorlar. Yol arkadaşlığı kavramının içerisinde, çıkılan yola yakıt olarak kullanıldıkları hiçbir organizasyonun içerisinde yer almak istemiyorlar. Devamlı kıyaslanmak, toplu organizasyonların fotoğraf öznesi olmak hem sıkıcı hem de kabul edilebilir bir durum değil artık genç bireyler için. Yüzlerce gencin bir araya getirildiği toplantılarda konuşmacı konuşurken, salonda hemen hemen herkesin farklı noktalara odaklandığına çoğu kez şahit oldum. Hele hele toplantı sonunda konuşmacıya soru soramayacağım bir organizasyonsa açıkçası ben bile katılmak istemiyorum artık. Bu hali ile iletişim gerçekleşmemiş oluyor çünkü. Sadece bilgiyi boca edip gidiyor konuşmacı.
TEKELLEŞEN GENÇLİK ANLAYIŞINDAN, BİREY OLARAK DEĞERLENDİRİLEN GENCE
Bakmak değil, görmek dedik ya mesele, gençlerin artık tekelleşen aynı ustanın elinden çıkmış programların ötesine gitmek istediklerini görmek, bire bir önemsendikleri, birey olarak dikkate alındıkları ve bireysel yeteneklerini merkeze alan mekânları oluşturmak gerekiyor.
Tüm bunları yaparken, kendileri hakkında verilecek kararlara dâhil edilmelerini sağlamalıyız. Gençleri dinlemeyi, sorularına samimiyetle cevap vermeyi ve çözüm yollarını göstermek yerine birlikte aramayı tercih etmeliyiz.
Belki de en çok eleştirmemiz gereken yüzyıllardır beğenilmeyen genç bireyler değil, kendimiz olmalıyız. Her yüzyılda aşağı yukarı aynı eleştirilere maruz kalmış gençler konusunda her eleştiri abartı demiyorum tabi. Ahlaki erozyon, hızla düşen entelektüel birikim, geçmişi ve gelenekleri bir kenara bırakıp hızlı bir dönüşümün içerisinde olmaları elbette ki toplumun öznesini oluşturan gençler için birer sorun. Belki de Gençlerin sivil toplum anlayışı, Eğlence anlayışı, Eğitime bakış açısı ve diğer başlıklar hakkında da yazdıktan sonra sizden gelen öneriler ve akademik çalışmalarla sokağın, mahallenin dilini harmanlayıp güzel sonuçlara ulaşabilir, meselenin bam teline dokunabiliriz.
PEYGAMBERİ EĞİTİM METODU , ‘TALEBİN OLDUĞU YERDE ARZ ETMEK’
Son olarak çok uzatmadan, Hz. Muhammed’in eğitim metodu ile ilgili bir örnek vermek istiyorum, Mekke’nin fethedildiği, 15 Bin kişilik İslam Ordularının Kâbe’yi putlardan temizlediği, Ebu Cehil ’in çocuğunun iman ettiği, İnanmayan herkesin dahi muzaffer bir komutan olarak kabul ettiği bir zaferin sonucunda, hemen bir sonraki gün Medine’ye dönüş yolunda Hz. Muhammed (s.a.v), böyle bir atmosferde Huneyn’de verilen molada ezanla dalga geçen 10 Yahudi çocuğu karşısına çocukları tekrar dinleyip, içlerinden sesini çok beğendiği çocuğun başını okşayıp ezanı kameti öğretip daha dün fethedilen İslam’ın Kalesi Kabe’ye Müezzin olarak tayin eder. Bu şefkatli davranış ve samimiyet yahudi çocuğunun kalbine işler ve Peygamber okşadığı için ömür boyu saçının şeklini dahi değiştirmez. İman eder. İşte size eğitim ile insan kazanma sanatına en güzel örneklerden biri.
Düşünüyorum da biz dışarıda ezanla dalga geçen birini görsek ne yapardık acaba? Hz. Peygamberi mi örnek alırdık? Yoksa ‘sen nasıl dalga geçersin’ cümleleri ile başlayıp şiddetle mi sonuçlandırırdık acaba? sınavlardan başarısız sonuçlar alan, derslere odaklanamayan, Dininden diyanetinden uzaklaşmış gençlerin karmaşa ve kaos kıskacına girmiş dünyalarından hicret edip, iyiye güzele muhacir olmalarına ne kadar Ensar olabiliyoruz? Bu sessiz taleplerine ne kadar arz edebiliyoruz?
Düşünmeniz ve aksiyon almanız dileği ile, bir sonraki yazıda görüşmek üzere, Allah’a emanetsiniz.
İyiye güzele muhacir olmalarına ne kadar ensar olabiliyoruz? O kadar anlamlı ve güzel bir cümle ki aslında her şeyin temelinde bu yatıyor.
Tebrik ediyorum👏👏
cok güzel anlatilmis mesele genci görmek görmeden yok sayarak onmsemeyerek bi yere varilmadgni anlatmaya calismis olmasi cok güzel. Önce o genci bi anlamayi deneyip onu siddetle kinamak yerine doğru yolu en güzel sekilde aşılamak. Mesele on yargilari kotu düşünceleri bi kenara bırakıp sevecen bi şekilde yaklaşmak. Daha güzel sonuçları doğurur. Eline Emegine sağlık umarim bir cok insanin düşüncelerini değiştiren bir yazı olur.
Kalemine sağlık güzel insan
Eline saglık abim
Bu nasıl güzel bir yazıdır maşallah. Kaleminin mürekkebi bitmesin ayağına taş değmesin 🤲 Devamını merakla bekliyoruz 🌟🙌
Karar verici yetişkinlerin bir zamanlar genç olduğunu unutmamaları gerektiği yargısı beni bi genç olarak çok etkiledi empati duyusu gelişmiş yetişkin yönetici bireylerin her zaman gençler için vazgeçilmez bir bilgi besin kaynağıdır. Tabii yazının paha biçilmez kısmı Peygamber efendimizin eğitim metodu Bir gencin yanlışına ceza vererek karşılık göstermek o gencin arsızlaşmasına yol açabilir. Tam tersi olarak o genci bir şekilde ödüllendirme yoluna gidersek genci kurtarabiliriz elinize dilinize sağlık Veysel bey bence çok başarılı bir yazı
Tebrik ederim
Bence de Sevgili Peygamberimiz Alemlere Rahmet Fahri Kainat Efendimizin yaşantısından sadece bir lahza ile de olsa gençliğe ve insanlığa bakış açısını konu edinmeniz beni pek fevkinde bahtiyar kıldı. İnsanlığın hafıza’i beşerine vurgu yapan başarılı yazılarınızın devamını Yüce Rabbim’den niyaz ederim.
Gerçekten sürükleyici bir yazı olmuş yine. Köşe yazılarınız Kocaeli’de gençlik ile alakalı faaliyet yapan tüm kuruluşların el kitapçığı olma yolunda ilerliyor . Özellikle Tahir Büyükakın okumalı bunu.
Her zamanın kendine has hususiyetleri, avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Günümüz gençliğinin yaşadığı problemlere çözüm üretmek adına gösterdiğiniz çabaları takdir ederim. Tedavinin ilk şartı problemlerin teşhisi ve sonrasında doğru tedavi usulleri meselenin üzerine gitmek gerekir. Kanaatimce gençliğimize yüksek bir hedef ve gaye gösterilmelidir. Bunun için de samimiyetle ve dava şuuru ile gençlerimizle irtibat kurulmalıdır. Bu yoldaki gayretlerinizde şimdiden başarılar dilerim.
Başarıların daim olsun muazzam bir yazı tebrik ederim Yolunuz açık olsun
Tabii ki, işte düzeltilmiş metin:
—
Sevgili Dostum Veysel,
Öncelikle güzel sözlerin için teşekkür ederim. Gençliğin değer görmesi ve anlaşılması, toplumumuzun geleceği için kritik bir öneme sahip. Bu konuda gösterdiğin duyarlılık ve ilk köşe yazındaki gençlere değer verme çabaların gerçekten takdire şayan.
Değerli gençlerimizin vizyonlarına saygı göstermek ve onları desteklemek, toplumumuzun zenginliğini artırır. Birbirimize bu şekilde destek olarak, gençlerimizin büyüme süreçlerine katkıda bulunabilir ve geleceğimizi daha milli ve islami bir şekilde birlikte şekillendirebiliriz.
Bu duyarlılığın ve anlayışın için tekrar teşekkür ederim. Umarım hep birlikte, daha yaşanabilir bir geleceği inşa etme yolunda ilerleriz.
Sevgilerimle,
[Muhammed TELLİ]
Sevgili Dostum Veysel,
Öncelikle güzel sözlerin için teşekkür ederim. Gençliğin değer görmesi ve anlaşılması, toplumumuzun geleceği için kritik bir öneme sahip. Bu konuda gösterdiğin duyarlılık ve ilk köşe yazındaki gençlere değer verme çabaların gerçekten takdire şayan.
Değerli gençlerimizin vizyonlarına saygı göstermek ve onları desteklemek, toplumumuzun zenginliğini artırır. Birbirimize bu şekilde destek olarak, gençlerimizin büyüme süreçlerine katkıda bulunabilir ve geleceğimizi daha milli ve islami bir şekilde birlikte şekillendirebiliriz.
Bu duyarlılığın ve anlayışın için tekrar teşekkür ederim. Umarım hep birlikte, daha yaşanabilir bir geleceği inşa etme yolunda ilerleriz.
Sevgilerimle,
[Muhammed TELLİ]