Anora’nın çığlığı

Anora’nın Çığlığı

Anora filmi, New York'ta striptizci olarak çalışan Ani/Anora Mikheeva'nın Rus bir oligarkın şımarık oğlu Ivan (Vanya) Zakharov ile beklenmedik evlilik macerasını konu alıyor. Bir anda İvan ile girdiği lüksün içinde bir külkedisi olarak beliren Anora, terk edildikten sonra kendi özünü bulmaya başlıyor.

2024 çıkışlı Amerikan komedi-drama olan film, Oscar Ödül Töreninden 5 ödülle dönerek tahtına oturdu.

Modern masallara ışık tutan Sean Baker, yönetmenliğiyle yeni bir çerçeve oluşturuyor. Hikayesiyle değil hikayeyi anlatma biçimiyle kendisinden söz ettirirken renkleri, kostümleri, dekoru ve ışıltının yavaş ama vurucu sönüşü oldukça etkileyici. Anora aynı zamanda bir yolculuk hikayesi. Hem içsel hem fiziksel olan yolda olma durumu bizi Anora’nın hayatındaki çıkmaz sokağa sokuyor ve toplumun kenarında kalmış karakterlerle baş başa bırakıyor.

Oldukça renkli bir palet kullanan film, hareketli temposuyla izleyeni yüksek tutuyor. Bazı noktalarda aşırıya kaçan cinsel sahneler rahatsız etse de Anora’nın kimliksiz ve anlamsız hayatı daha anlaşılır hale geliyor.

GERÇEKLER VE MASALLAR

Masalla devam eden ve gerçeklikle çarpışan Anora’nın çığlığı, yine bir adamın kucağında bitiyor.

Film sekansı, yanıp sönen ışıltılı ama bir o kadar karanlık olan gece kulübünde başlıyor. Anora’nın sadece bir vücut olarak adamın kucağında dans etmesi, son sahneyle bağlantılı olarak yine bir adamın kucağında ağlaması onu hayatın gerçekleriyle yüzleştiriyor. Sevgisiz ve düşünmeden yaşadığı hayatın farkına varmasını sağlıyor.

Vanya’nın babasının adamlarıyla baş etmeye çalışan, tek başına ayakta durmak için uğraşan, hiçbir yardımı kabul etmeyen ve sadece yaşadığı hayal kırıklığını onaramaya çalışan bir kadın resmi çiziyor. Yaşadığımız bu dönemde artık önemli olmayan ve görmezden gelinen duyguların dışavurumunu Ani’nin çığlığıyla görüyoruz.

ALT SINIFIN HİKAYESİ

Karl Max ile başlayan ve 20.yüzyılda büyük bir uçurum haline gelen alt sınıf üst sınıf ayrımı, sosyal kodlar, Amerikan rüyası ve sınıfların en altında bulunan işçi sınıfının büyük resmi Anaro ve Vanya ilişkisi üzerinden veriliyor. Bu iki karakterin arasındaki sınıfsal fark dengesizliğini yansıtırken bu durumun ne kadar masalsı olduğunu yüzüne vuruyor.

Vanya, Anora’nın beden işçiliğini sömürürken aynı zamanda Anora’da Vanya’nın getirdiği sınıfsal rahatlığı kullanır. Sınıf kinin yarattığı tahribatı Anora, ne kadar yansıtmasa da içinde büyük bir yer kaplıyor. Zenginlerin alt sınıfı sömürmesini sadece Anora ile değil diğer karakterlerde de görüyoruz.

Eleştirdiği bir diğer konu ise paranın ne kadar yozlaştığı ve buna karşılık hayatın bir ticari işe evrilmesidir. Vanya’nın babası ve annesinin Anora’ya karşı gelmesi onun sadece mesleğini değil toplumdaki yerini de vurgular. Zengin Rus burjuvazisi evliliğin duygusal boyutuyla değil, mülkiyetin ve sosyal kodların kirletilmesi olarak görür. Filmin ikinci yarısından sonra bu vurgulama artar ve masal biter.

Bu durum, üst sınıfın kendi ekonomik ve sosyal konumunu koruma içgüdüsünü ve alt sınıfa duyduğu sistematik nefreti (sınıf kini) gözler önüne serer.

ANARO’NIN YOLCULUĞU

Anora’nın Vanya kaçtıktan sonra olaylara verdiği tepkilerle onu tanımaya başlarız. Aşk olarak başlayan heyecanı, büyük bir hayal kırıklığıyla biter. Çünkü Anora bu masala inanmayı çok ister. Yolculuğa başlarken hala bir umudu olması onun kabullenme sürecidir. İş yerinde Vanya’yı nefret ettiği kızla yakalayınca ise asıl gerçeği görür çünkü Vanya yine aynı noktaya gelmiştir. Ardından inkar etme süreci başlar. O sırada gerçek ilgi ve sevgiyi gördüğü İgor (Rus oligarkının adamı), onun kabullenme sürecini hızlandırır. Anora ne kadar bu sevgiyi inkar da etse sonunda onunla ağlayarak itiraf eder. Gerçek tepkisini ve duygularını gösterir.

Burada altının çizilmesi gereken en önemli konu, cinselliğin performe edilişi ve onun yaratması muhtemel tatmin yerine bu performansı yapanın kim olduğu, ne yaşadığı ve ne hissettiğiyle karşı karşıya koyuyor. Asıl ihtiyaçlarını ve öz bilincini görmeyen insanlar bununla karşılaştıklarında tepkileri büyük olur. Anora ise hıçkırarak ağlar. Duygularını en şeffaf gördüğümüz andır. İgor ile sarılmaları ise aslında ikisinin birbirine ne kadar benzediği ve birbirlerini anladıklarını gösterir. İkisi de bu çatışmada sömürülmüş ve ikinci plana atılmıştır. Birbirlerini zıt kutuplar gibi itseler de aynı noktaya geri gelirler. Bazen önemli olan sevgi değil anlaşılmaktır. Anora ise anlaşıldığı ve değer gördüğü kişiyi bulur.

SON DAKİKA HABERLERİ