Mühip Kanko: Dilovası yangın faciasında geriye dönük soruşturma şart

Gündem Üçgeni programında konuşan CHP Kocaeli Milletvekili Mühip Kanko, Dilovası’ndaki yangın faciasına dair önemli açıklamalarda bulundu. Kanko, geriye yönelik soruşturmanın şart olduğunu ifade etti.

Nokta TV ekranlarına konuk olan CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Nokta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cansu Kızılkaya ve Nokta TV Genel Yayın Yönetmeni Gülşah Yücel Ay’ın sorularını cevaplandıran Kanko, Dilovası’nda bulunan parfüm atölyesinde gerçekleşen yangın hakkında da konuştu.

“İNANAMAYACAĞINIZ BİR MANZARA VARDI”

İşte Mühip Kanko’nun konuşmasından satır başları: “Dilovası'ndaki yangın faciasının yaşandığı gün ben İstanbul'dan dönüyordum. O sırada, haberlerde Dilovası'nda büyük bir yangın çıktığını gördük. Olay yerine gittiğimizde ise inanamayacağınız bir manzara vardı.

“MAHALLE SAKİNLERİ AYLARDIR BU DURUMU ŞİKAYET ETMİŞ”

Mahalle sakinleri aylardır, günlerdir bu durumu şikayet etmiş, herkes orada feryat figan bunu anlatıyordu. Hatta CİMER'e yapılan şikayetlere CİMER, "Orada çalışan kişilerin adlarını, soyadlarını ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarını gönderirseniz ilgilenebiliriz" şeklinde yanıt vermiş.

“AHBAP DOST İLİŞKİLERİ SUİSTİMALE YOL AÇMIŞ”

Binanın ruhsatsız olduğu söylenmiş, defalarca yıkım kararı alınmasına karşın ahbap-dost ilişkileri yüzünden bu kararlar uygulanmamış. Bu durum, bölgedeki iş güvenliği değerlendirmelerinde sürekli suistimallere yol açmış.

“İŞ GÜVENLİĞİ İHMAL EDİLMİŞ”

Vatandaşlar, belediyeden gelen denetim ekiplerinin işyerini gerçekten denetlemek yerine, patronun ofis benzeri küçük bölümüne gidip oturduğunu aktarıyor. İddialara göre, bu denetçiler belki bir iki şişe parfüm veya başka küçük hediyeler alarak ayrılıyorlardı. Dolayısıyla, herhangi bir etkin kontrol yapılması mümkün olmamış, iş güvenliği tamamen ihmal edilmişti.

“BİNANIN UFACIK TEK BİR KAPISI VAR”

Koskoca binanın içinde kimyasallarla çalışılıyor, ancak ufacık tek bir kapısı var. Yangın merdiveni yok; buradan dışarı çıkmak imkânsızdı. Daha da vahimi, binanın hemen 2 metre ilerisinde yerleşim yeri, bitişiğinde ortak duvarla ayrılmış bir ev, yanında İş Bankası, İŞKUR binası, karşıda geri dönüşüm tesisi ve 50 metre ileride bir petrol istasyonu bulunuyordu.

“DİLOVASI ZEHİR KOKUYOR”

Düşünün, eğer bu felaket kontrol altına alınamasaydı, Dilovası'nda Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşanabilirdi. Zira Dilovası zehir kokuyor, kimyasal soluyor.

“KADINLARIMIZ HAYATINI KAYBETTİ”

Bu feci olayda, günde sadece 300 ila 400 lira gibi düşük bir ücretle çalışan kadınlarımız hayatını kaybetti. Bu işçiler, 15-16 bin lira civarında aylık maaş alan, her gün işe gitmeyen, çağırıldığında gelen kişilerdi; hatta hafta sonları öğrencilerinde çalıştığı bir yer.

“YEMEKLERİNİ EVDEN GETİRİYORLARMIŞ”

Yemeklerini evden getirdikleri, içtikleri çayın bile patrondan arta kalan çaylar olduğu bu sağlıksız ortamda, ne yazık ki altısı kadın ve biri erkek olmak üzere toplam 7 kişi can verdi.

“GERİYE DÖNÜK SORUŞTURMA YAPILMALI”

Olayın ardından ‘Şu bürokratı aldık, bunu yaptık’ gibi açıklamalar yapılsa da, geriye dönülüp bakıldığında daha önce görev yapmış belediye başkanlarının mutlaka soruşturulması gerekir. Mevcut belediye başkanından önce de bölge aynı siyasi parti tarafından yönetiliyordu. Bu nedenle, daha önceki bürokratların cezalandırılması ve yargılanması şarttır.

“ÇALIŞMA BAKANLIĞI’NIN DA YARGILANMASI GEREKİYOR”

Cezalandırılmak belki doğru bir terim olmasa da, bir yargılama sürecinden geçmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, sadece bugünkü kaymakamın, belediye başkanının ve bürokratların değil, aynı zamanda Çalışma Bakanlığı'nın da bu konuda yargılanması gerekli.

“BU DÜPEDÜZ BİR KATLİAM”

Şikayetler yapılmıştı. Şikayet olmasa bile devletin denetlemesi gerekirdi, ancak bu şikayetlere rağmen hiçbir şey yapılmaması büyük bir öngörüsüzlüktür ve bu düpedüz bir katliamdır. Bizim artık iş cinayeti dediğimiz bu olay, adeta bir katliam boyutuna ulaştı.

“TÜRKİYE İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR ACI”

16, 17, 18 yaşlarında 3 genç kızımız; evinde oturması gereken, emekli olsalar torun sevecek 55-60 yaşlarındaki teyzelerimiz ve ablalarımız, sırf ev ekonomisine katkıda bulunmak için çalışırken yanarak öldüler. Bu, Türkiye için çok büyük bir acıdır. Avrupa'da böyle bir şey olsa, sorumlu görevlilerin görevde kalmaları mümkün olmazdı.”

Mühip Kanko Dilovası Gündem Üçgeni
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber