Aykan Karademir'den Marmara Denizi değerlendirmesi: Azot ve fosforun sıfıra inmesi mümkün değil!

Marmara Denizi, müsilaj ve alg patlamaları gibi sorunlarla alarm veriyor. Bu sorunun temelinde ise özellikle evsel atıksulardan kaynaklanan azot ve fosfor yatıyor. Prof. Dr. Aykan Karademir, konuya ilişkin açıklamalarda bulunarak, sadece arıtmayla sorunun kalıcı olarak çözülemeyeceğini belirtti.

Marmara Denizi’nde bir rutin haline gelen müsilaj ve alg patlamaları deniz ekosisteminin alarm verdiğinin en büyük ve gözle görülür göstergeleri. Bu durumun temel sebebi de özellikle evsel atıksulardan kaynaklanan azot ve fosfor girdisi. Atıksulardan azot ve fosforu arıtmanın yolu ise ileri biyolojik artıma teknikleri. Fakat ileri biyolojik arıtmanın yeterli olup olmayacağı da soru işareti olarak duruyor. Konuya ilişkin Nokta Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aykan Karademir önemli değerlendirmelerde bulundu.

“AZOT VE FOSFORUN SIFIRA İNMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

Azot ve fosfor girdisinin sıfıra inmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Karademir, “Azot ve fosforun sıfıra inmesi mümkün değil. İleri biyolojik arıtmayla bile ancak yüzde 80 oranında arıtabiliyorsunuz. Hatta Türkiye’de bu verimlilik yüzde 80 bile olmayabiliyor. Çünkü bizim atıksularımız sorunlu. Endüstriyel atıksular karşılıyor. Bu da arıtmayı zorlaştırıyor. Bu sebeple yüzde 80 oranında arıtabilirseniz bu çok iyi bir rakam. Genel de yüzde 60-70 gibi değerler görüyoruz. Burada asıl mesele arıtılan suyun denize deşarj edilmemesi. Çünkü en iyi ihtimalle yüzde 80 arıtsanız bile yine yüzde 20’si denize deşarj edilecek” dedi.

“NE KADAR ARITILIRSA O KADAR İYİ”

Marmara Denizi için en ideal senaryonun arıtılan suyun yeniden kullanımı olduğunu belirten Karademir, “Ne olursa olsun Marmara Denizi çevresindeki tüm artıma tesislerinin ileri biyolojik arıtmaya geçmesi gerekiyor. Ne kadar arıtılabilirse o kadar iyi. Fakat Marmara Denizi çevresinde nüfus çok fazla. Bu durumda olması gereken en ideal seçenek arıtılan suyu deşarj etmeyip tekrar kullanmak. Daha da ileri arıtım teknikleriyle bu yapılabiliyor fakat çok maliyetli.

“30 MİLYONA YAKIN NÜFUS HER ŞEYİ BASTIRIYOR”

Azot ve fosfor sadece evsel atıksulardan gelmiyor. Özellikle Marmara’nın güneyinde tarımsal alanlar var. Buralarda çok fazla azot ve fosfor gübresi kullanılıyor. Yağmurla birlikte bunlar da denizlere ulaşıyor. Yani evsel atıksudaki azot ve fosforu tamamen sıfırlasanız bile sorun bitmiyor. Çünkü bir yandan da tarımdan gelenleri kesmemiz gerekiyor. Fakat şu anda en büyük sorun evsel atıksular olarak görünüyor. Toplam 30 milyona yakın nüfusun atıksuyu her şeyi bastırıyor.” şeklinde ifadelerde bulundu.

MARMARA DENİZİ KURTULUR MU?

Marmara Denizi’nin kurtulması için ileri biyolojik arıtma tesislerine ek olarak kesinlikle nüfus kontrolünün sağlanması gerektiğini vurgulayan Karademir, “Marmara Denizi’nin kurtulması mümkün gibi görünüyor. Eğer tüm arıtma tesislerini ileri biyolojik arıtma tesislerine çevirirsek ve azot ile fosfor girişini kesersek 10 yıl gibi bir süre içerisinde toparlanabilir. Marmara Denizi sıkıntılı bir yer. Ege ve Akdeniz gibi değil. Bu sebeple daha yavaş olacaktır süreç. Fakat tüm bunlar yapılsa bile çok zor.

“ARITILMADAN DENİZE DEŞARJ EDİLİYOR”

Çünkü İstanbul gibi 15-20 milyon nüfusa sahip bir kentin yarısından çoğunun suyu, arıtılmadan denize deşarj ediliyor. İstanbul’da bu kadar büyük artıma tesisi yapacak yer de yok. Bu sebeple Karadeniz’e gitsin diye derin deniz deşarjı yapılıyor. Bunun da ne kadarının gittiği belli değil. Yüzde 20-30’unun geri geldiği söyleniyor.

“KOCAELİ İYİ BİR KONUMDA”

Atıksu arıtımı konusunda Kocaeli iyi bir konumda. Fakat İstanbul’da çok büyük sıkıntılar var. Tekirdağ, Balıkesir’de arıtmalar çok yetersiz. Ancak nüfus gibi büyük bir problemimiz var. Marmara Denizi çevresindeki tüm artıma tesislerini ileri biyolojik arıtmaya çevirsek bile nüfus artışını kontrol etmemiz gerekiyor.

“NÜFUSUN SEYRELTİLMESİ GEREKİYOR”

Nüfus aynı şekilde artmaya devam ederse, ileri biyolojik arıtma tesisleriyle de sorunun çözülmesi mümkün olmaz. Marmara’nın nüfusunun seyreltilmesi gerekiyor. 85 milyon nüfusun 30 milyonu bu küçücük denizin etrafında olması çok sıkıntılı bir durum. Arıtmayla birlikte nüfus kontrolü yapılmalı ki 8-10 yıl gibi bir sürede Marmara Denizi kendisini toparlayabilsin” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Aykan Karademir İzmit Körfezi Marmara Denizi
SON DAKİKA HABERLERİ
Sonraki Haber